Fakir Baykurt Sözleri

Fakir Baykurt Sözleri Sayfamızda fakit baykurta ait tüm sözlere ulabilir ve facebook, twitter, whatsapp üzerinden tüm sevdiklerinizle ücretsiz bir şekilde paylaşabilirsiniz.

”Biliyorsun ölüler yaşlanmaz.

”Karakaçanlar çok filozof, çok sevimli hayvanlardır.”

”Gönlün sığdığı yere köy sığar!”

”Türkülerde o kadar basit anlam aranmaz. Onların anlamı çok derindir komşu!”

”Rahat düşkünü değilim. Dayaktan da korkmuyorum. Ama ölümden korkuyorum. Dünyaya doymadan, güzel evler, temiz sular, temiz analar, bakımlı çocuklar, çocukları sozlersitesi.com uysallaştırmayan okullar görmeden ölürüm diye korkuyorum! Haydi öleyim; ölümüm bunu sağlayacak mı? ‘Bir demirci ustası vardı… iyiydi… öldü gitti.’ Kartalların, çakırdoğan kuşlarının, akbabaların üleşime toplandığını görüyorum… Bundan gidiyorum işte! Giriştiğim her kavgada yenilmek, her kavgada alta düşmek istemiyorum. Bir kez de yendiğimi, hıncımı ala ala yendiğimi görmeyi; eşim dostum uyansın, hep birlikte savaşalım… Bunu istiyorum… Bunun için gidiyorum.”

”Köye kitaplık açmak, çöle çeşme götürmek gibidir.

”Kitaplara yapılan kıyım halka yapılan kötülüktür bence. Ben buna hiç dayanamam. Nerde böyle bir olay, böyle bir kitap kıyımı görsem, o an başkaldırasım gelir. Nerde böyle bir olay, böyle bir kitap kıyımı görsem, o an başkaldırasım gelir. Başım döner, gözüm önümü görmez.

”Abdülmecit ilim ve irfana önem veren bir padişahtı.”

”Düşünüyorum: Köylülere nasıl götüreyim kitabı?
Akşam aklımda bu, sabah aklımda bu. Bir gün, Eşekle götür ulan eşekle! dedim kendi kendime. ‘İki sandık yaptır üçer gözlü. Doldur kitapları sandıklara, sür eşeği köylülere! Böyle böyle köylüleri okumaya alıştır.”

”Karıncalar birleşirse, filleri yutar.”

”Benim dilim sadece kitaplardan öğrenilmiş değildir. Evimizde, köyümüzde, Türkçenin olduğu her yerde çocuklardan, kadınlardan, okumuş okumamış halkımızdan emdiğim Türkçe’dir benim dilim. Halkımın göğüsleri bereketle dolu olduğu için, ben de onu eme eme büyüdüğüm için, gürbüz bir yazar olabilmişimdir.

”Sık sık Fatih’in ünlü sözünü düşünüyorum. Bir şehir kurmanın olmazsa olmaz üç kapısı vardır: Kitaplık, kanalizasyon, hamam! Bu sözün verdiği esinle Karacaören’e hamam yaptırmaya karar veriyorum.

”Demek büyük sakıncaların kıyısından dönmüşüm! Ama ben ne bileyim? Belki de iyi bir insan, toplum onu suça zorluyor!”

”İnsan yediğiyle değil, hazmettiğiyle yaşar.

”Ben başbakan olsam, kitaplıklara önem veririm. Bir toplumun en büyük yerleşiminden küçük yerleşimine kadar her yerinde kitaplıklar varsa, halk kitap okuyorsa, o toplum her işine yetip artacak parayı bulabilir. Akıl uyanmayınca kafa çalışır mı? Kafa çalışmayınca para kazanılır mı?
Aklı uyandıracak olan da kitap, kitaplık.

”İyi değildir, insanın içindeki, dışındaki yarayı kaşıyıp durmak. Sende kaşımayı bırakırsan sevinirim.

”Kimi zaman içimde kurduklarımı, yaşayabildiklerimden daha iyi bulduğum için, onları anlattım sana. İçimde kurduklarım da yaşam değil midir? İçimde kurduklarım da gerçek değil midir? Benim içimin gerçekleridir bunlar.”

”Büyük Yunus Emre hazretlerinin yüzyıllar önce buyurduğu gibi ‘az söz er yükü, çok söz eşek yüküdür’ kuralına inandığım için konuşmamı işte bu kadar kısa kestim.

”Şimdi üstünden yıllar geçince düşünüyorum da, büyük bir, hatta iki hata yaptığımın ayırdına varıyorum. Ben çalışıp topluma, yurda hizmet ederken, halka ve onun çocuklarına karda kışta eşekle kitap götürürken, ürgüp köylerinde yaşamı yükseltmek için düşündüğüm hizmetleri yürütürke, ortada bir politika olduğunu, kıskançlık, fesatlık olduğunu hiç aklıma getirmedim.

”Benim derdim halka kitap ulaştırmak. Çocuklara, gençlere kitap sevgisi aşılamak. Onların, akıl bilim yolunda ilerlemesini sağlamak. Bunu başarıp halkın yüzünde bir parça sevinç görmek benim için en büyük mutluluktur.

”Gönül dediğin bir sırça saraydır. Bir kez kırıldı mı yapılmaz artık!”

”Ama çocuklar her türlü insanla bağlantı kurabilmek için sevimli küçük köprülerdir.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir