Rasim Özdenören Sözleri Sayfamızda Türk Öykü ve deneme yazarı olan Rasim Özdenören sözleri ve alıntılarını bir araya toplamaya çalıştık. Beğendiğiniz sozlersitesi.com sözleri ve alıntıları sosyal medya hesabınızdan yayımlayabilir, mesaj yoluyla sevdiklerinize ulaştırabilirsiniz.

”Allah’tan başkasına kulluk edeni Allah her şeye kul eder.”

”Hem milliyetçi olacaksınız hem de anti emperyalist bu mümkün değil.”

”Müslümanın anti emperyalist oluşu, basit bir siyasi tavır alma meselesi olarak yorumlanmamalı.

”Sözünün söylenmeye değer olduğuna inanan kimsenin bu sözünü söylemekten vazgeçtiğine tanık olunmamıştır.”

”Müslüman çağın gözüyle İslama bakmaz, İslamın gözüyle çağa bakar.

”Aslında, ilim denilen vakıanın mücerret gayesi, insanın kendi nefsini beğenmekten alıkoyması, artı, ilinde derinleştikçe, kendi hiçliğini, aczini daha derinden hissetmesine yol açmasıdır.

”Yanan her yürek, nerde bir alçak varsa onun yüreğine saplanan bir hançer olmalı.

”İnsan ancak Allah’ın rızası için hareket ederse hasbiliğini de nefsinin iğvalarından korumuş olur. Yoksa mücerret hasbî olma iddiası insanı kolaylıkla nefsinin rızasına râm edebilir.

”Hem bu deveyi güdecek, hem bu diyarda kalacağız. Çünkü deve de bizim, diyar da.

”Ama ”kendini bilme”den maksat, temelde, ”kul” olduğunu bilmesidir.”

”Küstaha şefkatle davranıldığında yola geleceğini düşünen aldanır: ona, onun anlayacağı dille konuşarak haddi bildirilmelidir.

”Kimi zaman başkalarının adaletindense, kendi inandıklarına sığınmak yeğdir.”

”Oysa zaman belki bir ömür boyu süren bir tek andır.

”Çünkü beklemek çok korkunçtur, usul usul geleceğini bilerek ama ne zaman ölüm meleğinin kanadını açıp kendisini kapacağı anı bilmeden, bu meçhul anı bilmeden beklemek.

”Herkes kendi görüşünü, kanaatini dile getirmek için demokrasi istiyor, fakat aynı haktan başkasının yararlanmasına sıra gelince, bunu, üstelik demokrasinin geleceğinin tehlikeye düşebileceği gerekçesiyle önlemeye çalışıyor. Niçin?”

“İşte yaşamak dediğin böyle ikilemlerden, zor sorulardan ibaret.”

”Geç demek, çaresizlik demektir.Yani artık yapacağı bir şeyin kalmadığına inanmak demek.Oysa biz daha yeni başlıyoruz.

”İslam, Batı’nın zihin kalıplarına göre anlaşılamaz.”

”Ve şimdi, öyle düşünüyorum ki, tecrübe denilen şey, insanın hayatında yer etmiş olan hayal kırıklıklarının toplamıdır.

“Birbirimize nasıl bakacağımızı bilmediğimiz için. Hiçbirimiz basit, yalınkat görmüyoruz kendimizi de, başkalarını da. Kendimizde ve onlarda olmayan nitelikleri yakıştırarak bakıyoruz. Sonra bir gün gerçekle karşılaşınca düş kırıklığı… Bundan dağılıyoruz.”

“Eve kapanıp kalmakla insan değiştirmek istediği dünyayı değiştiremez.”

”Dünyevi zeminde en güzel ağlama biçimi, sevgiliyle baş başa gerçekleştirilendir.

”Herkes kendi algısının genişliği ölçüsünde okumayı başarıyor. Herkesin farklı kavrayışı, idraki var. Okumayı herkes farklı başarıyor. Kainat bizim dışımızda okunmayı bekleyen bir olgu. Okumayla yazma aslında aynı şey. Yazmak için dış dünyayı okumak gerekli.

”Kendini eleştirme, aslında açık kafaların ve açık ruhların işidir.Kendini eleştirebilen kimse, kendisinin başkalarınca eleştirilmesine de açık ve tahammüllü bir kafa yapısına ulaştığını kanıtlamış olur.Böyleyken, kendini eleştirebilen kimsenin bu tutumu,eleştiriye tahammülü olmayan kişiler tarafından, yanlış istikametlere saptanabilmektedir.

”O şimdi kendinden kaçmayı yaşıyordu.”

”Kuru ağacı canlandırma niyetiyle sulayabileceğin gibi, onu çürütmek için de sulamanın yolu açıktır.
Üstelik her ikisi için gerekli olan eylem birbirinin aynıdır…”

”Hep kendi yüreğine dalmak kurtuluş bundadır.

”İslami bilincin iade edilmesi soyut olarak doğru düşünmekle elde edilemez. Doğru düşünme tarzını, aynı zamanda bir yaşama alışkanlığı haline koymak gerekiyor.”

”Batı kafa yapısı, dini felsefe haline getirmiştir. Dinin hayata müdahale edecek, hayatı sevk ve idare edecek özünü iptal etmiştir. Marx, din afyondur, derken asıl bunu anlatmak istiyordu.

”Ağlamak… yalnız gözyaşı dökebilen insan anlayabilir bazı şeylerin hikmetini.”

“İçinizdeki İslâm’ı gösterin. Çünkü İslâm, sizin üzerinizde görünmek ister. İman gizlidir, İslâm açık. İman kalbdedir, İslâm zahirde. İslâm şeriatsa, şeriat sizin amellerinizde görünmek ister.

”Özlemek ora ile bura arasında gerili durmaktır.”

”Eğer ilim, ”hazmıyla” birlikte gelmezse, o ilim insanı bozar, yolunu şaşırtır.”

”Bence bir insanı tanımanın tek bir yolu vardır,onu bitmiş kabul etmek. Onu artık yaşamıyor saymak. İnsan ancak böyle bakınca onu olduğu gibi, tamamlanmış olarak görebilir.”

”Derdi olan insan okur, derdi olmayan da okuyarak dert sahibi olur. Asıl mesele bir derdimizin olmasıdır.”

”Bol bol okuyun ve okumayı terk etmeyin. Derdi olan insan okur, derdi olmayan da okuyarak dert sahibi olur. Asıl mesele bir derdimizin olmasıdır.”

”Ancak halen Müslümanların önünde duran handikaplardan biri, onların İslam’ı anlamak hususunda karşı karşıya bulundukları güçlüktür. Özellikle geçmişinde İslam’ı yaşamış olan ülkelerin insanları için durum böyledir. Çünkü bu ülkelerde herkes İslam’ı bildiği vehmindedir, fakat herkesin en az bildiği şeyde odur.

”Asr-ı Saadette kötü bir dünyada yaşayan Müslümanlar, kendilerini o dünyanın kötülüklerini sineye çekmek zorunda hissetmemişlerdi. Tersine, kötü bir dünyada yaşadıklarının bilincinde olarak o kötülüklere müdahale etmişler, bu yüzden kötü bir dünyada yaşamış olmalarına rağmen iyi birer Müslüman olarak kalabilmişlerdir.”

”Aslında hayatta birçok şey, bu kadar basittir. Onu biz zorlaştırıyor ve dolandırıyoruz. Kendiliğinde basit olan şeyleri, insanın entelektüel hevesi karmaşıklaştırıyor. Üstelik de, hayatı kendine zehir ederek…”

”Yapacak işi olan, diyecek sözü olan onu söylüyor ve onu yapıyor. Yapacak işi, diyecek sözü olmayansa, başkasının yapıp ettiklerinin dedikodusunu yapmakla meşgul oluyor…”

”Görmenin düzenini Allah öğretti. Onun öğrettiği yol dışında bir yol denemek boşuna uğraşmaktır. İnsan sahiden görmek istiyorsa, kendisine öğretilen yola teslim olacaktır.”

”İslam Allah’ın indirdiği ve kabul ettiği tek din olarak, başka hiçbir dünya görüşüyle, başka hiçbir fikirle, amelle uzlaşmaya girmeye muhtaç değildir. O, kendi başına, insanın ihtiyacını karşılamaya muktedirdir. Bu bakımdan, zaaf İslam’da değil, fakat onu yüklendiğini söyleyen insandadır. Aslında insan, tanımının gerektirdiği davranış manzumesini hayatına geçirdiği an, dinden taviz vermesine gerek olmadığını kendiliğinden kavrayabilir.

Yorum Gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir