Y Harfi İle Başlayan Atasözleri ve Kısa Anlamları

Y Harfi İle Başlayan Atasözleri ve Kısa Anlamlarını sayfamızda bulabilirsiniz, facebook, twitter, whatsapp üzerinden sevdiklerinizle ücretsiz bir şekilde paylaşabilirsiniz.

Y Harfi ile Başlayan Atasözleri

Ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli. : Buranın şartlarına uymalı veya buradan ayrılmalı.

Ya deve ya deveci (deve üstündeki hacı). : İlerisi için verdiğim sözden korkmuyorum, o zamana kadar şartlar değişebilir.

Ya devlet başa ya kuzgun leşe. : Sonunda büyük bir başarıya ulaşmak için yok olma tehlikesi bile göze alınır.

Yabancı koyun kenara yatar. : Bir topluluğa yeni katılan kimseyi çevresi hemen aralarına almaz, o yüzden bir süre yabancılık çeker, onlardan uzak durur.

Yabancı kuşun başı kanadı altında olur. : Bir topluluğa yeni katılan kimseyi çevresi hemen aralarına almaz, o yüzden bir süre yabancılık çeker, onlardan uzak durur.

Yad elde beylik sürmeden, yurtta züğürt gezme yeğdir. : Gurbete düşmüş bir insan, ne denli varlık içinde bir yaşam sürüyor olsa da doğup büyüdüğü yeri arar.

Yağ yiyen köpek tüyünden belli olur. : Durup dururken yaşama sozlersitesi.com düzeyinde bir yükselme olan kişi, kendisinden şüphe edildiği gibi çalıp çırpıyor demektir.

Yağına kıymayan çöreğini yoz (kuru) yer. : Bir iş için gerektiği kadar fedakârlıkta bulunmayan kişi sonucun kusurlarını hoş görmelidir.

Yağmur yağsın da varsın kerpiççi ağlasın. : Yağmurdan yararlanacakların sayısı zarar göreceklerden daha fazladır, yeter ki yağmur yağsın.

Yakın (hayırlı) dost (komşu) uzak (hayırsız) hısımdan (akrabadan) yeğdir (iyidir). : İlgi ve iyiliklerini görmekte olduğumuz komşu ve dostlarımız, hiçbir ilgisini görmediğimiz hısımlarımızdan bize daha yakındır.

Yalancının evi yanmış, kimse inanmamış. : Yalan söylemeyi huy edinen kimsenin sözlerine, gerçeği söylediği zaman bile inanılmaz.

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. : Söylenen söz yalansa durum çok geçmeden anlaşılır.

Yalnız kalanı kurt yer. : Yardımcısı bulunmayan kişi, kendini tehlikeden koruyamaz.

Yalnız öküz çifte (boyunduruğa) koşulmaz. : İki kişi ile yapılması gereken bir işi tek kişi ile yapmaya kalkışmak yanlıştır.

Yalnız taş, duvar olmaz. : Nasıl bir tek taş ile duvar örülmezse insan da tek başına önemli bir işi başaramaz, başkalarıyla ilişki kurmak, işbirliği yapmak zorundadır.

Yalnızlık, Allah’ a mahsustur (yaraşır). : İnsan ancak toplumsal dayanışma ve iş bölümü içinde rahat ve huzurlu yaşayabilir.

Yaman komşu, yaman avrat, yaman at birinden göç, birin boşa, birin sat. : Komşun kötü ise başka bir yere göç, eşin geçimsizse ayrıl, atın azgınsa sat, kurtul.

Yanık yerin otu tez biter. : Kişinin yüreğini yakan acı, az zaman sonra küllenir, yerini yeni ve neşeli duygulara bırakır.

Yanlış hesap bağdat?tan döner. : Ortaya çıkan bir yanlışlık çok geç de olsa düzeltilebilir.

Yanmış harmanın öşrü alınmaz. : Önce verimli iken kazaya uğramış olan şeyden, artık gelir, verim beklenmez.

Yapı taşı yerde kalmaz. : Değerli kimse boşta kalmaz, kendisine bir iş verilir.

Yapı taşı, yapıdan (yerde) kalmaz. : Değerli kimse boşta kalmaz, kendisine iş verilir.

Yâr beni ansın bir koz ile, o da çürük çıksın. : Bir sozlersitesi.com dostun verdiği armağan küçük ve değersiz olsa bile verilen kişinin hatırlandığını göstermesi bakımından çok değerlidir.

Yar, yakıldığı gün tozar. : Bir felaket meydana geldiği anda büyük bir tepki ve panik yaratır, daha sonra durumun eski ağırlığı kalmaz.

Yara sıcakken sarılır. : Bir acıyı dindirmek için gereken yardım hemen yapılmalıdır.

Yaralı kuşa kurşun sıkılmaz. : Birinin düşkünlüğünden yararlanarak ondan öç almak doğru değildir.

Yarası olan gocunur (gocunsun). : Bir işte sorumlu aranırken kusuru olan kimse telaşa düşer.

Yârden mi geçersin, serden mi?. : İnsan ne kendinden ne de sevdiklerinden kolay kolay vazgeçemez.

Yarım elma, gönül (hatır) alma. : Armağan küçük de olsa gönül almaya yeter.

Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder. : Bir iş, uzmanına değil de o işten anlamayana yaptırılırsa istenilen değil, ters bir sonuç elde edilir.

Yarınki kazdan bugünkü tavuk (yumurta) yeğdir. : Sağlanmış bir kazanç beklenen, umulan daha büyük bir kazanca feda edilemez.

Yaş kesen baş keser. : Çeşit çeşit yararları olan ağacı sadece odun sağlamak için kesen insan canına kıymış gibi büyük bir suç işlemiş olur.

Yaş yetmiş iş bitmiş. : Yaşı ilerlemiş insandan fayda beklenmez.

Yaşı at pazarında sorarlar. : Akıllı olmanın yaşla ilgisi yoktur, bazı küçükler büyüklerden daha akıllı olabilir.

Yaşın arasında (yanında) kuru da yanar. : Beğenilmeyen tutumlarından dolayı cezalandırılan kişiler yanında suçsuzlar da suçlular gibi hırpalanırlar.

Yatan (hasta yatan) ölmez, eceli yeten ölür. : Hasta olan eceli gelmemişse ölmez sapasağlam biri de eceli gelmişse sağlıklıyken ölüverir.

Yatan (yatar) aslandan (kurttan), gezen (yeler) tilki yeğdir (iyidir). : 1) az güçlü olup çalışan, çok güçlü olup çalışmayandan daha başarılı olur 2) soylu, güçlü olmadıkları hâlde geçimlerini sağlamak için çalışanlar soylu, güçlü olup da tembel tembel oturanlara yeğlenirler.

Yatan ölmez, yeten ölür. : Hasta olan eceli gelmemişse ölmez sapasağlam biri de eceli gelmişse sağlıklıyken ölüverir.

Yatanın yürüyene borcu var. : 1) çalışmayanın sürekli olarak çalışana borcu vardır 2) çalışmayarak bir şeyden yararlanan kişi, bu kolaylığı, çalışıp o şeyi meydana getirene borçludur.

Yatsının faziletini güveyden sormalı. : Eskiden gerdeğe yatsı namazından sonra girildiğinden güvey için yatsı çok önemliydi tıpkı bunun gibi birçok kimse için önemli bulunmayan bir durum kimi kişiler için özel bir önem taşır.

Yavaş atın tekmesi yavuz olur. : Yumuşak huylu kimseler öfkelendiklerinde aşırı davranışlarda bulunurlar.

Yavaş tükürüğün sakala zararı var. : Sert davranmak gereken durumlarda gevşek davranan kişi bu tutumunun zararını görür.

Yavru kuş, yuvada gördüğünü yapar. : Aile içinde edinilen görgü, eğitimin temelidir.

Yavuz hırsız ev sahibini bastırır. : Biri, suçunu zarar verdiği kimseye yüklediğinde söylenen bir söz.

Yayı, atıcısına vermeli. : Ülkenin yönetimine, bunu başarıyla yerine getirebilecek olanlar seçilmelidir.

Yaz yalan, kış gerçek. : Yazın yaşama koşulları kolay kışın zordur, tıpkı bunun gibi bazı olaylar önem vermeye değmez ama bazı olaylar çok dikkatli ve özenli olmamızı gerektirir.

Yaza çıkardık danayı, beğenmez oldu anayı. : Yetiştirdiğimiz, büyüttüğümüz gençler, bizi beğenmezler.

Yazın araması, kışın taraması olmazsa herkes besler mandayı. : İyi bir iş yapılmaya çalışılırken karşılaşılan sıkıntılara herkes kolay kolay katlanamaz.

Yazın başı pişenin, kışın aşı pişer. : 1) yazın güneş altında çalışan, ailesinin kışlık ihtiyacını kazanır 2) gençliğinde çok çalışıp varlık edinen hastalığında veya ihtiyarlığında rahat eder.

Yazın çalışan, kışın gülüşür. : Yazın çalışan kışın rahat eder.

Yazın gölge hoş, kışın çuval boş. : 1) yazın keyifli yerlerde tembel tembel oturan kışın yiyecek bulamaz 2) gençliğinde kazanç peşinde koşmayıp zevke dalan hastalığında veya ihtiyarlığında perişan olur.

Yazın gölge kovan, kışın karın ovar. : Yazın çalışmayıp keyif ve zevk ile vakit geçiren çiftçi, nasıl kışın aç kalırsa çalışma gücü ve ortamı bulunduğu hâlde zamanını değerlendirmeyen ve geleceğini düşünmeyen kişi de çalışma olanakları kalmadığı zaman öyle perişan olur.

Yazın sıcakta terleyen, kışın soğukta üşümez. : Yazın çalışan kışın rahat eder.

Yazın yorulmayan, kışın kurulmaz. : Yazın çalışan kışın rahat eder.

Yedi adım yolun, bir yudum suyun hakkı vardır. : İki insanın tanışıp kaynaşması ve aralarında bir dostluk bağı oluşması için özel bir kurala, yola, yönteme gerek yoktur, kısa bir yolculuk, küçük bir ikram bile bu yakınlığı sağlayabilir.

Yeğniyi yel alır, ağır yerinde kalır. : Hoppa züppe kimseler, hiçbir yerde barınamazlar ağırbaşlı olanları kimse tedirgin edemez.

Yel gibi gelen sel gibi gider. : Emek vermeden ele geçen para kısa zamanda çarçur olur gider.

Yel kayadan ne koparır (alır, anlar, aparır). : Sağlam karakterli kişiler, sağlam temele dayanan işler önemsiz etkilerle sarsılmaz.

Yel üfürdü, sel (su) götürdü. : Mal birdenbire ve sebepsiz ortadan yok oluverdi.

Yem istemez, su istemez. : Elde tutulması hiçbir külfet getirmez.

Yemeyenin malını yerler (demine hu çekerler) (üstüne bir bardak su içerler). : Pintinin yemeye kıyamayarak biriktirdiği malı, sağlığında gücünün yetmediği kişiler, öldükten sonra da mirasçıları bol bol yerler.

Yemin etsem başım ağrımaz. : Gerçek olduğuna korkmadan yemin ederim.

Yemişsiz ağaca taş atmazlar. : Bilgili, hünerli, işinde başarılı olan kimselere genellikle sataşılır.

Yengece ?niçin yan yan gidersin?? demişler, ?serde kabadayılık var? demiş. : Bir işi, herkesten farklı bir yöntemle yapanların bu yöntemleri olumlu sonuç veriyorsa onların kendilerine özgü olan davranışlarını iyi karşılamak gerekir.

Yeni dosttan vefa gelmez. : Aralarında ufak tefek dargınlıklar olsa bile eski dostlar birbirlerine düşman olmazlar, yeni kazanılan dostlarla arada henüz sıkı bir bağ oluşmadığı için bu durum söz konusu değildir.

Yenice eleğim, seni nerelere asayım?. : Kişi, elde ettiği yeni ve güzel bir şeyi örselememek için büyük özen gösterir.

Yenik pehlivan güreşten bıkmaz. : Başarılı olmak için yaptığın işi iyi bilmek yetmez hırslı olmak da gerekir.

Yenik pehlivan, oyuna doymaz. : Başarılı olmak için yaptığın işi iyi bilmek yetmez hırslı olmak da gerekir.

Yerde yatan yumurta, gökte uçan kuş olur. : Bugün beğenmediğiniz, kendisinde yetenek bulmadığınız çocuğun zamanla bilgisi, görgüsü artar, toplumda önemli bir yeri olur.

Yerdeki yüze basılmaz (kimse basmaz). : Alçak gönüllü olanları kimse hor görmez, herkes onları korur.

Yerdiğin oğlan (küçük) yer tutar. : Bugün beğenmediğiniz, kendisinde yetenek bulmadığınız çocuğun zamanla bilgisi, görgüsü artar, toplumda önemli bir yeri olur.

Yerin kulağı var. : Gizli konuşulan bir şey umulmadık bir yoldan başkalarınca duyulabilir.

Yerine düşmeyen gelin yerine yerine, boyuna düşmeyen esvap sürüne sürüne eskir. : Kendine uygun bir evlilik yapamayan kız yerine yerine helak olur, boya göre dikilmemiş elbise de yerde sürünerek yıpranır gider.

Yerini bilmeyen, yılda bir kat urba eskitir. : Hangi alanda çalışabileceğini önceden iyi kestirememiş olan kişi sık sık yer ve iş değiştirme yüzünden hayli zarar görür.

Yersen kap açık, yemezsen kapı açık. : Sabırlı ol, katlan ve kararını ona göre ver.

Yetimi okşamışlar, vay sırtım demiş. : Bir kimsenin haksızlığa uğramaması için arkası, koruyucusu bulunmalıdır.

Yetişemediğin köyün alt tarafında (beri yanında) yat. : Yapmak istediğiniz şeyi eksiksiz olarak başaramıyorsanız kendinizi boş yere zorlamayıp yapabildiğiniz kadarıyla yetinmeniz gerekir.

Yıl uğursuzun. : Arsız, yüzsüz kimselerin el üstünde tutulduğu ve işlerini dürüst kimselerden daha kolay yürüttükleri bir zamanda yaşıyoruz.

Yılan sokan uyumuş, aç kalan uyumamış. : Yoksulluk, açlık acıların en dayanılmazıdır.

Yılana yumuşak diye el sunma. : Kişi, yumuşak huylu görünen herkese aldanmamalı, daima tehlikeli bir durumla karşılaşabileceğini düşünmelidir.

Yılanın başı küçükken ezilir. : Büyüyeceği belli olan her tehlike daha en başta önlenmeli, düşman güçlenip büyük zarar verecek duruma gelmeden tedbir alınmalıdır.

Yılanın sevmediği ot, deliğinin ağzında biter. : Başkalarına kötülük etmek isteyenler karşılarında hep hoşlanmadıkları şeyleri bulurlar.

Yılın eksiğini nisan getirir, nisanın eksiğini yıl getirmez. : En verimli zaman olan nisan ayında hava koşulları uygunsa bütün bir yılın olumsuz etkilerini giderir, tam verim alınır ama bunun tersi olur da nisan ayı uygun hava koşullarında geçmezse verilen emeklerin karşılığı alınamaz.

Yırtıcı kuşun ömrü az olur. : Başkalarına saldırmayı alışkanlık edinen kimsenin düşmanı çok olur, bu düşmanlar onun canına kıyarlar.

Yiğidim yiğit olsun da yerim çalı dibi olsun. : Kadının kocasının fakir olması önemli değildir, yeter ki aile sorumluluklarını yerine getirsin.

Yiğidin malı meydandadır. : Çıplak gezmekten hoşlanan ve utanması, sıkılması olmayan kimselerle alay etmek için kullanılan bir söz.

Yiğidin sözü, demirin kertiği. : Mert adamın ağzından çıkan söz demire kazınmış çentik gibi kalıcı olur dediğini yapar, sözünden dönmez.

Yiğit başından devlet ırak değildir. : Bir gencin zengin olması her zaman beklenebilir.

Yiğit bin yaşar, fırsat bir düşer. : Kişiye ömrü boyunca ancak bir kez çok önemli bir iş yapma fırsatı geçer, bu fırsatı kaçırmamalıdır.

Yiğit ekmeğiyle yiğit beslenir. : Seni korumalarını istediğin kimselerle aynı nitelikleri taşımıyorsan onların yanında barınamazsın.

Yiğit lakabıyla anılır. : Yiğit kazandığı ünle tanınır.

Yiğit meydanda belli olur. : Sözle atıp tutmak kolaydır, asıl marifet, işbaşında kendini göstermektir.

Yiğit yarasına yiğit katlanır. : Yiğitten gelen ağır saldırıyı ancak sozlersitesi.com yiğit olan kaldırabilir.

Yiğit yiğide at bağışlar. : Aynı yolun yolcuları birbirleri için her tür özveriyi gösterirler, gerektiğinde en değerli varlıklarını bile birbirlerinin yararına sunarak yardımlaşmaktan kaçınmazlar.

Yiyen bilmez, doğrayan bilir. : Bir iş yapılırken ne kadar güçlük çekildiğini, o işi başarmış olan bilir başarılmış olan bu işten yararlanan bilmez.

Yoğun incelene kadar, ince süzülür. : Bir hastalık, bir sıkıntı karşısında güçlü gücünden bir parçasını yitirerek zayıflar ama zayıf olan, ölecek duruma gelir.

Yoğurdum (ayranım) ekşidir diyen olmaz. : Herkes sattığı malı, kendi işini, tutumunu ve davranışını över.

Yoksul âlâ ata binse selam almaz. : Yoksul kimse geçici olarak bile iyi bir duruma gelse herkese yüksekten bakar, kimseye selam bile vermez olur.

Yoksul, ata binse selam almaz. : Yoksul kimse geçici olarak bile iyi bir duruma gelse herkese yüksekten bakar, kimseye selam bile vermez olur.

Yoktan yonga çıkmaz. : Olmayan şeyden hiçbir şey elde edilmez.

Yol bilen kervana katılmaz. : Bir işi kendi başına yapabilecek olan başkalarının yardımına gerek duymaz.

Yol bilenle yürüyen, yorulmaz. : Bir işi yoluyla, yöntemiyle yapan kolay yapar.

Yol ile giden yorulmaz. : Bir işi yoluyla, yöntemiyle yapan kolay yapar.

Yol sormakla bulunur. : Bir işte izlenecek doğru yol, bilenlerden sorularak öğrenilmelidir.

Yol yürümekle, borç ödemekle (vermekle) (tükenir) (biter). : Birden ödenemeyen bir borç azar azar verilerek ödenebilir.

Yolcu yolunda gerek. : 1) vakit geçirmeden yola devam edilmeli

Yoldan giden yorulmaz. : Bir işi yoluyla, yöntemiyle yapan kolay yapar.

Yoldan kal, yoldaştan kalma. : Yolculukta arkadaş çok önemli olduğundan insan, iyi bir arkadaşla yolculuk yapmak için gerekirse yolculuğunu ileri bir tarihe bırakmalıdır.

Yorgan gitti, kavga bitti. : Anlaşmazlık sebebi olan şey ortadan kalktığında anlaşmazlık da sona erdi.

Yorgun eşeğin (öküzün) çüş (ıslık) canına minnet. : Verilen dinlenme fırsatı, yorgun kişiyi çok sevindirir.

Yularsız ata binilmez. : Kurallara bağlı olmayan işin başına geçmek doğru değildir.

Yularsız deve yedilmez. : Kurallara bağlı olmayan kişi istenildiği gibi yönetilemez.

Yumurtada kıl bitmez. : Kısır ortamdan verim beklenmez.

Yumurtadan çıkan yine yumurta çıkarır. : Her canlı soyuna çeker, soyunun özelliklerini taşır.

Yumurtlayan tavuk bağırgan olur. : Çalışkan ve verimli kişi kendini göstermek ve yaptığı yararlı işi herkese duyurmak için sesini yükseltir.

Yumuşak huylu atın çiftesi pek olur. : Yumuşak huylu kimseler öfkelendiklerinde aşırı davranışlarda bulunurlar.

Yurdun otlusundan kutlusu yeğdir. : İnsanın üzerinde yaşadığı yer, rahat ve huzurlu olmadıktan sonra oranın verimli olması çok önemli değildir.

Yuvarlanan taş yosun tutmaz. : Sürekli olarak iş değiştiren bir sozlersitesi.com kimse başarı kazanamaz.

Yuvayı dişi kuş yapar. : Evin kadını anlayışlı, idareci ve tutumlu olursa ancak o zaman evde dirlik düzenlik sağlanır.

Yuvayı yapan dişi kuştur. : Evin kadını anlayışlı, idareci ve tutumlu olursa ancak o zaman evde dirlik düzenlik sağlanır.

Yük altında (yüklü) eşek anırmaz. : Ağır bir iş altında bunalmış olan kişi bu durumdan kurtulmadan rahatlayamaz, keyifli bir duruma gelemez.

Yük altında eşek kalır. : İnsan olan, bir kimseden gördüğü iyiliğin altında kalmaz.

Yürük at kamçı değdirmez. : İşini ivedilik ve yeterlilikle yapan kişiyi sıkıştırmak gerekmez.

Yürük ata kamçı olmaz. : İşini ivedilik ve yeterlilikle yapan kişiyi sıkıştırmak gerekmez.

Yürük ata paha olmaz. : İşini ivedilik ve yeterlilikle başaran kimsenin değeri çok büyüktür.

Yürük tazıyı tilki sevmez. : Kurnaz, akıllıyla boy ölçüşemez.

Yüz verme arsız olur, az verme hırsız olur. : Yönetimi altında bulunan kimselere sık sık müdahale edenler bekledikleri verimi alamadıkları gibi onları da arsız ederler yiyecek ve para bakımından da sıkıntıya düşürenler onları hırsızlığa itmiş olurlar.

Yüz yüzden utanır. : İnsanlar karşı karşıya geldiklerinde daha kolay uzlaşabilirler.

Yüzü güzel olanın huyu (da) güzel olur. : İnsanın yüzü, içinin aynasıdır, güler yüz hoşgörülü, iyi niyetli, uyuşma eğilimli, temiz yürekli kişilerde bulunur içinde kötülük bulunan kişinin duyguları da yüzüne vurur, kendisini çirkinleştirir.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir