Küçük Prens Kitabından Sözler Bu sayfada sizler için Küçük Prens kitabından güzel sözler hazırladık. Bu sayfada yer alan en güzel Küçük Prens sözlerini facebook ve twitterddan paylaşabilirsiniz.
Küçük Prens Kitabından Sözler
Kelebeklerle tanışmak istiyorsam, bir iki tırtıla katlanmayı öğrenmek zorundayım.
İnsanların artık hiçbir şeyi anlamaya vakitleri yok. Onlar her şeyi tüccarlardan satın alıyor. Ama dost satan tüccar olmadığı için artık insanların dostları yok.
Senin gülünün diğerlerinden daha önemli olmasını sağlayan şey, ona ayırdığın vakittir.
Sizin dünyada insanlar, dedi Küçük Prens, bir bahçede beş bin gül yetiştiriyorlar; yine de aradıklarını bulamıyorlar.
Çölü güzelleştiren bir yerlerde bir kuyu saklıyor olmasıdır.
İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez.
Sadece çocuklar ne aradıklarını biliyorlar.
İnsanların tüfekleri var ve avlanırlar. Bu çok can sıkıcı. Onlar tavuk da yetiştirirler. Bu onların ilgilendikleri tek şeydir.
Kendini beğenmişler övgülerden başka hiçbir şey duymazlar.
İnsanlar hayal etmekten yoksundurlar. Onlar sadece kendilerine söylenenleri tekrar edip dururlar.
Çok gizemIi bir ülke şu gözyaşları ülkesi…
İnsanlar hızIı trenlere biniyorlar ama ne aradıklarını bildikleri yok. Koşuyor, heyecanlanıyor, dönüp duruyorlar.
Okyanusun ortasında salıyla kalakalmış bir denizciden bile çok daha yalnızdım…
Gökyüzüne bakın ve sorun kendinize: Evet mi hayır mı? Koyun çiçeği yedi mi, yemedi mi? Bakın nasıl her şey değişecek…
Bulamıyorlar. dedim. Oysa aradıkları tek bir gülde, bir damla suda bulunabilir.
Yıldızlar kimin? Ne bileyim ben? Hiç kimsenin. Öyleyse benim. Çünkü bunu ilk akıl eden ben oldum.
Hiç kimsede olmayan yıldızlara sahip ol.
İnsanların nerede oldukları asla bilinmez. Rüzgâr onları oradan oraya gezdirir durur. Köklerinden yoksundurlar bu da onlar çok rahatsız eder.
Eğer benim bir atkım varsa, onu boynuma dolayabilirim ve ya alıp götürebilirim. Ama sen yıldızları asla yerinden söküp alamazsın!
Peki, insanlar nerde? dedi küçük prens. İnsan kendisini çölde çok yalnız hissediyor. İnsanların içinde de öyle hissedersin. dedi yılan. Arada pek fark yoktur.
Güller bu duyduklarına çok bozuldular.
Siz tıpkı tilkinin benimle karşılaşmadan önceki hali gibisiniz. Dünyadaki binlerce tilkiden yalnızca biriydi o. Ama ben onunla dost oldum ve şimdi artık o özel bir tilki.
Kendini yargılamak başkalarını yargılamaktan daha güçtür. Kendini yargılamayı başarabilirsen gerçek bir bilgesin demektir.
Sadece evciIleştirdiğin kişiyi anlayabilirsin dedi tilki. İnsanlarınsa hiçbir şeyi anlayacak vakitleri yoktur. Her şeyi dükkândan hazır alırlar. Ve arkadaşlar dükkânlarda satılmadığı sozlersitesi.com için de insanların arkadaşları yok artık. Eğer bir arkadaşın olsun istiyorsan, evciIleştir beni!
Sahibi olmayan bir elmas bulursan, o elmas senindir. Sahibi olmayan bir ada bulursan, o ada senindir. Bir buluş yaparsan patentini alırsın, buluş senin olur. Mademki yıldızlara sahip olmak benden önce kimsenin aklına gelmedi, yıldızlar benimdir.
Bütün üzüntüler zamanla geçer, dedi. Bir gün üzüntün geçince beni tanımış olduğuna sevineceksin. Hep dostum olarak kalacak, benimle birlikte gülmek isteyeceksin. Koşup pencereyi açacak, gökyüzünde sana benzeyen dostlarını göreceksin. Onların şaşırmasına Evet, ne olmuş, yıldızlara bakarken gülerim ben diyeceksin. Seni deli sanacaklar. Başına çorap örmüş olacağım güzelce.
Büyükler sayılara bayılırlar. Yeni bir arkadaş edindiniz diyelim: onun hakkında hiçbir zaman asıl sormaları gerekenleri sormazlar. Sesi nasıl? demezler örneğin, ya da. Hangi oyunları sever? Kelebek koleksiyonu var mı? diye sormazlar. Onun yerine. Kaç yaşında? derler. Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası kaç para kazanıyor? Ancak bu sayılarla tanıyabileceklerini sanırlar arkadaşınızı…
Eğer büyüklere, Güzel bir ev gördüm, kırmızı tuğlalı, pencerelerinden sardunyalar sarkıyor, damında ise kumrular var, derseniz, nasıl bir evden söz etmekte olduğunuzu bir türlü anlayamazlar. Ne zaman ki onlara, Yüz milyonluk bir ev gördüm, dersiniz, işte o zaman size, Oo, ne kadar güzel bir evmiş! Derler gözlerini koca koca açıp.
Büyükler sayılardan hoşlanır. Onlara yeni bir dostunuzdan söz açtınız mı, hiçbir zaman size önemli şeyler sormazlar. Hiçbir zaman: Sesi nasıl? Hangi oyunu sever? Kelebek toplar mı? diye sormazlar. Kaç yaşındadır? Kaç kardeşi var? Kaç kilodur? Babası kaç para kazanır? diye sorarlar. Ancak o zaman tanıdıklarını sanırlar onu.
Büyüklere: Pembe kiremitten bir ev gördüm, pencerelerinden sardunyalar, damında güvercinler vardı derseniz, o evi bir türlü gözlerinin önüne getiremezler. Onlara: Yüz bin franklık bir ev gördüm demeniz gerek. O zaman: Aman ne güzel! diye bağırırlar.
Her gün aynı saatte gelmelisin dedi tilki. Örneğin öğIeden sonra saat dörtte gelirsen, ben saat üçte kendimi mutlu hissetmeye başlarım. Zaman ilerledikçe de daha mutlu olurum. Saat dörtte endişelenmeye ve üzülmeye başlarım. mutluluğun bedelini öğrenirim. Ama günün herhangi bir vaktinde gelirsen, seni karşılamaya hazırlanacağım zamanı asla bilemem. İnsanın gelenekleri olmalıdır.
Evet, güzelsiniz. Ama boşsunuz. Sizin için kimse yaşamını feda etmez. Yoldan geçen herhangi biri, benim gülümün de size benzediğini söyleyebilir. Ama benim gülüm sizin her birinizden çok daha önemlidir. Çünkü ben onu suladım. Ve onu camdan bir korunakla korudum. Önüne bir perde gererek rüzgarın onu üşütmesini engelledim. Tırtılları onun için öldürdüm ( ama birkaç tanesini kelebek olmaları için bıraktım). Onun şikâyetlerini ve övünmelerini dinledim. Ve bazen de suskunluklarına katlandım. Çünkü o benim gülüm.
Senin gezegenindeki insanlar dedi Küçük Prens. Tek bir bahçeye beş bin gül dikiyorlar ama yine de aradıklarını bulamıyorlar… Evet, bulamıyorlar diye yanıtladım onu. HâIbuki aradıkları tek bir gülde ya da bir yudum suda olabilir. Haklısın dedim. Bunun üzerine küçük prens şöyle dedi: Ama gözler gerçeği görmez ki. Yüreğiyle aramalı insan.