Uğur Mumcu Sözleri Bu sayfamızda sizler için ünlü Türk gazeteci, araştırmacı ve yazar Uğur Mumcu’nun en güzel ve anlamlı sözlerini hazırladık. Sayfamızdaki etkileyici Uğur Mumcu sözlerini facebook, twitter ve whatsapp ile sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz.
Uğur Mumcu Sözleri
Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz.
MiIIiyetçilik, sömürücülerin değil; Mustafa Kemal devrimcilerinin bayrağıdır.
Kemalizm benim yaşam şeklimdir.
Kaplanın sırtında hüküm sürenler, bir gün o kaplana yem olmaktan kurtulamazlar.
Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma karşı işlenen bir suçtur.
Öyleyse vurun, parçalayın! Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar doğacaktır.
Kimi ölüler bize ne kadar yakın. Yaşayanların birçoğu ne kadar da ölü.
Bu ülkenin hiçbir zaman ” C ” planı olmadı. Bu ülkede daima A.B.D planları devreye sokuldu.
Hangi iktidar din sömürüsüne sığınmışsa, mutlaka yıkılmıştır.
Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar Güç merkezi değiştikçe dönerler; fırıldak olurlar.
Atatürkçülük, yük olur diye bırakılıp, gereğinde taşınan bir emanetçi bavulu değildir.
Bir toplum böyle çöker işte. Devletin yerini kaba kuvvet alır, susulur! Yasanın sozlersitesi.com yerini din alır, korkulur! Yolsuzluklar, cinayetler birbirini izler, eller kollar bağlanıp götürülür!
İnsanlar sadece konuştukları şeylerden değil, sustukları şeylerden de sorumIudurlar.
Sürekli güçlünün yanında yer almak adamı yalaka, dalkavuk yapar. Çünkü güç dengeleri sürekli değişir.
Evrensel kültürün sanat ve düşün rüzgarları ile Türkiye er geç çağdaş uygarlığa demir atacak.
Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi. Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım, unutma bizi.
Ne zaman uygar olacağız bilir misiniz? Bir katiI ya da kaçakçı ile bir aydın arasındaki farkı anladığımız gün!
Susanlar da bu insanlık suçlarına katılmış olur. Bu masum insanlar, Yahudi de olur, Arap da, Hıristiyan da. Ölenlerde ırk ve din ayırımı yapılmaz. Ölen insandır.
Bir ulus, ne kadar okuma-yazma, öğrenme, araştırma eğilimde ise, o kadar sağlam, o kadar hoşgörülü ve demokrat yapıda olur.
Biz unutkan bir ulusuz. Unutuyoruz olup bitenleri. Unutuyoruz ve oğulları kızları ölen ana babaları, kanlı gözyaşlarıyla baş başa bırakıp gidiyoruz.
Unutmayalım ki cesur bir kez, korkak bin kez ölür. ÖnemIi olan, insanın böyle bir toplumda “mezar taşı” gibi susmamasıdır.
Atatürkçülük ne demektir? Atatürkçülük, kısaca ulusal bağımsızlık ve ulusal onur demektir. Atatürkçülük, özetle antiemperyalist bir Kurtuluş Savaşı’nı başlatan ve sürdüren bir eylem ve öğretidir.
Gelecek nesiIleri değil, gelecek seçimleri düşünen politikacılarımız bu tablonun ressamlarıdırlar. Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” parolası ile Iiberalizm, en acı örneğini Türkiye’de vermiştir.
Ben Atatürkçüyüm… Ben, cumhuriyetçiyim… Ben Iâikim… Ben antiemperyalistim… Ben tam bağımsız Türkiye’den yanayım… Ben insan hakları savunucuyum… Ben, terörün karşısındayım… Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın, her parçamdan benim gibiler beni aşacaklar doğacaktır.
Türk vatandaşı; İsviçre medeni kanununa göre evlenen, İtalyan ceza yasasına göre cezalandırılan, alman ceza mahkemeleri usulü yasasına göre yargılanan, Fransız idare hukukuna göre idare edilen ve İslam hukukuna göre gömülen kişidir.
Bir kişiye yapılan haksızlığı her insan yüreğinde ve bilincinde duymalıdır bütün ağırlığınca. Bu sorumIuluk bilinci kurulmamışsa her yeni haksızlık bir ‘’Kader’’ gibi benimsenir bütün toplumda. Oysa ne yoksuIluk ne de haksızlık ‘’Kader’’ değildir. YoksuIIuğun ve haksızlığın nedenleri vardır. Bunları birer birer saptayıp toplumun önünde haykırmak gerekiyor.
Baskıya boyun eğmeyen, gelen geçen yönetimlere maşalık etmeyen, içinde insanlık onurunu bir değişilmez hazine gibi saklayan insanlardır çağlarına ve toplumlarına yakışanlar.
Temelinde bağımsızlık harcı yatan Cumhuriyetimiz, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra emperyalistlerin ahtapot kollarında teslim edilmiştir. Öyle bir teslimiyettir ki, yer altı zenginliklerimiz çokulusIu şirketlerin emrindedir; öyle bir teslimiyettir ki, petrol, maden ve yabancı sermaye yasaları yabancı uzmanlarca hazırlanmıştır; öyle bir teslimiyettir ki, ülke topraklarının bir bölümü üs adı altında başka devletin genelkurmayına armağan edilmiştir; öyle bir teslimiyettir ki, ordumuzun silahları, araç ve gereçleri okyanus ötesi ülkelerin buyruklarına bağlanmıştır.