Susanna Tamaro Sözleri Bu sayfamızda sizlere en anlamlı Susanna Tamaro sözlerini hazırladık. Bu sayfada yer alan bu güzel sözleri sevdiklerinizle whatsapp ve twitterdan paylaşabilirsiniz. Dilerseniz de facebooktan paylaşabilirsiniz.
Susanna Tamaro Sözleri
DiI, dişin ağrıyan yerine değer.
Ortak hayal gücünde ruh varolmayı kesti ve bu silinişte en yakın dostu vicdanı da kendi peşinden sürükledi.
Hiç frenlenmeden gösterilen şiddet sonunda kayıtsızlığa yol açar.
Çağdaş düşüncenin insana uyguladığı en büyük şiddetlerden biri, inanılası temellerin olmadığını fısıldamış olmaktır.
Uzun zamandır yaşamayı bırakmış bir insanın sesiydi bu.
En büyük, en mutlak aşklar bile, araya uzaklık girince kuşkulara neden oluyorlar.
Oysa kaderin hayal gücü bizimkinden daha renklidir.
Düşman bir çevrede insan yalnız kaldığı zaman parıltısını yitiriyor, uzaklaşıyor.
Kadın bedenimin yaşamadan solduğunu hissediyordum.
İnsanın kendi kendiyle derin bir biçimde baş başa kalabilmesi için uzun bir sessizlik ve karanlık saatler gerekir.
Anlayışın sessizliğe gereksinmesi vardır.
Madenlerdeki kanaryaların ölmesi gibi benim içimde de doğallığım ve ender olarak sahip olduğum gülme arzum öldü.
Kim bilir neden en basit gerçeklikler, anlaması en zor olandır.
Kendi kendime diyordum ki, zarar ziyan görmeden ergenlik yaşayanlar hiçbir zaman gerçekten büyük insan olamazlar.
Başkası adına karar veren sevgi bencil ve ham bir sevgidir.
Beni harekete geçiren ya da daha doğrusu harekete sozlersitesi.com geçirmeyen, annemin bana öğrettiği davranıştı. Sevilebilmek için karşı çıkmamak, olmadığım gibi görünmek zorundaydım.
Hazineniz neredeyse yüreğiniz de orada olacaktır.
Çınarın altına oturduğunuzda kendiniz değil, çınar olun, ormanda orman, kırda kır, insanlar arasında insanlarla olun.
Hayatların pek çoğu korku, endişe ve sonuç olarak bir bekleyiş hayatıdır.
İnsan kendi hakkında bir düşünceye sahip değilken bir düşünce uğruna savaşmak, yapılabilecek en tehlikeli şeylerden biridir.
Çünkü doğru davranış, zahmeti bilip kolaya kaçmadan ona katlanmaktır.
Çevremizdeki kırılgan, hasta, korunmasız, derin çöküş içindeki toplum yorgunluk dışında bütün eğilimlere gönül indirir. Oysa zahmet bizim ve bütün canlıların yaşamlarının özüdür.
Ölüler yokluklarıyla değil, daha çok onlar ve bizler arasında söylenemeyenler yüzünden acı verirler.
Bedenin rahatlık konusundaki arzularını yerine getirmek demek, ruhu donukIuğun sisine itmek demektir.
“Eğer”ler dünyası bir girdap, bir hortum, bir kara deliktir. İnsan bir an dengesini yitirirse, içine yuvarlanmaması olanaksızdır.
Tuhaf görünebilir, ama en derin mutluluk, en korkunç mutsuzluk gibi beraberinde zıt bir arzuyu getirebilir.