M Harfi İle Başlayan Atasözleri ve Kısa Anlamlarını sayfamızda bulabilirsiniz facebook, twitter, whastapp üzerinden sevdikleriniz ile ücretsiz bir şekilde paylaşabilirsiniz.
M Harfi ile Başlayan Atasözleri
Mahkeme kadıya mülk değil. : Hiç kimse, bulunduğu kamu hizmetinde ömrünün sonuna kadar kalamaz.
Maksat muhabbet olsun. : Dostların konu kıtlığında bile konuşacak şeyleri vardır.
Mal adama hem dost, hem düşmandır. : Malın insana yararı olduğu gibi zararı da vardır.
Mal canı kazanmaz, can malı kazanır. : İnsan mal kazanacağım diye sağlığını tehlikeye atmamalıdır.
Mal canın yongasıdır. : İnsan, malına gelen zarardan, canına gelmişçesine acı duyar.
Mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan. : Bu dünya gelip geçicidir, mala mülke fazla değer vermemek gerekir.
Mal melameti örter. : Zenginlik, kişinin ayıplarını, kusurlarını kapatır.
Malı ongun olanın adı angın olur. : Malından çok ürün alan kişinin adı her yerde anılır.
Malın iyisi boğazdan geçer. : Kişinin, yiyemediği malının bir değeri yoktur.
Malın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın. : Çiftçinin toprağı suya ne sozlersitesi.com kadar yakınsa değeri o kadar çok olur bakımı, ürünün güvenliği ve eve kolay taşınabilmesi bakımından toprağın eve yakın olması daha da önemlidir.
Malını yemesini bilmeyen zengin, her gün züğürttür. : Züğürt, yokluk içinde bulunduğundan yiyemez, varlık içinde olduğu hâlde yiyemeyen de bunun gibidir.
Marifet iltifata tabidir. : Başarılı bir kimse, desteklenir, takdir edilir, övülürse daha iyi işler yapar.
Mart ayı dert ayı. : Mart ayında havalar sık sık değiştiği için insan kendisini koruyamaz ve hasta olur.
Mart çıkmadıkça dert çıkmaz. : Kış hastalıkları, mart sona ermedikçe bitmez.
Mart dokuzunda çıra yak, bağ buda. : Mart ayının dokuzunda bağların kesinlikle budanması gerekir, bu iş gündüz yetiştirilemezse gece çıra ışığında yapılmaya değecek kadar önemlidir.
Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır. : Mart ayındaki şiddetli soğuklarda insanlar ellerine geçen her şeyi yakmak zorunda kalırlar.
Mart kuruluk, nisan yağmurluk. : Herkes, ortam ve koşulların işine uygun olmasını bekler veya ister.
Martta tezek kuruya, nisanda seller yürüye. : Herkes, ortam ve koşulların işine uygun olmasını bekler veya ister.
Martta yağmaz, nisanda dinmezse sabanlar altın olur. : Kara kışta kar yağar, martta yağış olmaz, nisanda da çok yağmur yağarsa o yıl bol ürün alınır çiftçinin yüzü güler.
Maşa varken elini ateşe sokma. : Başka birine yaptırabileceğin tehlikeli işe kendin girişme.
Mayasız yoğurt tutmaz. : Çok para kazanabilmek için az da olsa elde bir sermaye olması gerekir.
Mazlumun ahı yerde kalmaz. : Zulüm gören kimsenin bedduası tutar.
Mazlumun ahı, indirir şahı. : Zulüm gören kimsenin bedduası tutar.
Mektepten çıkan eşek marsıvan?dan çıkmaz. : Öğrenim görmüş sozlersitesi.com olsalar bile bazıları eğitilmemiş gibi davranabilirler.
Merak insanı mezara sokar. : Her şeyi öğrenme merakı, insanı birtakım tehlikelerle karşı karşıya getirebilir.
Meramın elinden bir şey kurtulmaz. : Bir şey yapmaya azmeden ve ona dört elle sarılan kişi, kesinlikle başarıya ulaşır.
Merdiven ayak ayak (basamak basamak) çıkılır. : En yüksek mevkiye yavaş yavaş yükselerek çıkılır.
Merhametten maraz doğar (hasıl olur). : Kimi kişiler, kendilerine acıyıp iyilik edenlerin başını derde sokarlar veya bu iyiliği kötüye kullanırlar.
Mermer iyi taştan, iyilik iki baştan. : Birbiriyle ilişkileri bulunan iki kişinin iyi geçinebilmeleri için yalnızca birinin iyi olması yetmez.
Mescite gerek olan meyhaneye haramdır. : İnsanın kendisine gerekli olan bir şeyi yabancıya vermesi doğru değildir.
Meyhaneciden şahit istemişler, bozacıyı göstermiş. : Uygunsuz iş yapan kimse, haklı olduğunu göstermek için kendisine benzeyen birini tanık gösterir.
Meyhanecinin yüzünü bayram topu güldürür. : Yasak yüzünden işi aksamış kimse yasağın kalkmasına sevinir.
Meyve veren ağaç taşlanır. : Bilgili, hünerli, işinde başarılı olan kimseler kıskanılır, eleştirilir ve işlerini yapmaları zorlaştırılır.
Meyveli ağacı taşlarlar. : Bilgili, hünerli, işinde başarılı olan kimselere genellikle sataşılır.
Mezar taşı ile övünülmez. : Kişi geçmişteki atalarıyla değil ancak kendi değeri ile övünmelidir.
Mısıra ?yağmur geliyor? demişler, ?çapan birlik mi?? demiş. : Mısır bol su ister ama çapalanmazsa sudan gereği gibi yararlanılmaz.
Mısır?daki sağır sultan bile duydu. : Duymayan kalmadı.
Mızrak çuvala girmez (sığmaz). : Gizli tutulması imkânsız durumlar karşısında söylenen bir söz.
Milletin ağzı torba değil ki büzesin (dikesin). : Başkalarının söyleyeceklerine engel olamazsınız.
Minare de doğru, ama içi eğri. : Doğru görünen nice kişiler vardır ki içyüzlerini bilenlerden nasıl düzenbaz oldukları öğrenilir.
Minareyi çalan kılıfını hazırlar. : Kolay kolay gizlenemeyecek kadar büyük bir yolsuzluğu yapan kimse, sorumluluktan kurtulma yollarını önceden düşünür.
Minareyi yaptırmayan yerden bitmiş sanır (bitti beller). : Önemli iş yapmamış olanlar, yapılmış önemli işleri kendiliğinden oluvermiş sanırlar.
Miras helal hele (ele) al demişler. : Miras, alabildiği takdirde mirasçının hakkıdır.
Mirî malı balık kılçığıdır, yutulmaz. : Devlet malı haksız olarak kendine mal edildiğinde rahatça kullanılamaz ve günün birinde hesabı sorulur.
Misafir kısmeti ile gelir. : Misafirin geldiği evde ya yiyecek bulunur veya beklenmedik bir yerden o sırada yiyecek gelir.
Misafir misafiri (dilenci dilenciyi) istemez (sevmez), ev sahibi ikisini de. : Misafir, bütün ağırlamaların yalnız kendisi için olmasını istediğinden gittiği yere başka bir misafirin gelmesini istemez ev sahibi de hiç misafir gelmese de rahatım bozulmasa diye düşünür.
Misafir on kısmetle gelir, birini yer dokuzunu bırakır. : Tanrı, misafirin yediğinden kat kat fazlasını, misafir ağırlıyor diye ev sahibine verir.
Misafir umduğunu değil bulduğunu yer. : Konuk, ev sahibinin kendisine çok şeyler ikram etmesini bekleyebilir ama ev sahibi ancak evinde olanları ikram edebilir.
Misafir üç gün misafirdir. : Misafir bir yerde üç gün kalırsa ne ev sahibi bunu fazla bulur ne de misafir uzun kaldım diye üzülür ama üç günden sonrası her ikisi için de sıkıcı olur.
Misafirin umduğu ev sahibine iki öğün olur. : Misafir, ev sahibinin kendine çok şeyler ikram edeceğini umar ama beklediklerini bulamayabilir.
Misafirlik üç gündür. : Misafir bir yerde üç gün kalırsa ne ev sahibi bunu fazla bulur ne de misafir uzun kaldım diye üzülür ama üç günden sonrası her ikisi için de sıkıcı olur.
Misk yerini belli eder. : Değerli kişi nerede olsa varlığını gösterir.
Miyancının kesesi bol olur. : İki kişi arasında uzlaştırıcılık yapan kimse anlaşmaları kolay olsun diye bir taraf lehine, öbür taraf aleyhine bol keseden fedakârlıkta bulunur.
Mum dibine ışık vermez. : Etkili kişi kendi yakınlarına yardımcı olamaz.
Mum yanmayınca pervane dönmez (yanmaz). : Güzelin yoluna baş koyanların ortaya çıkması için o güzelin görünmesi gerekir.
Müflis bezirgân eski defterleri karıştırır. : 1) tüccar züğürtleyince, belki bir kimsede alacağım kalmıştır diye eski defterlerini gözden geçirir 2) vaktiyle önemli işler yapmış olanlar, düşkünlüklerinde eski durumlarını anarak, anlatarak avunmaya çalışırlar.
Müft olsun da zift olsun. : Kimileri bedava bulduklarında yenmeyecek şeyleri yerler, işe yaramayan şeyleri alırlar.
Mühür kimde ise süleyman odur. : Bir işte yetki kimde ise kuvvet ondadır.
Mürüvvete endaze olmaz. : Yardım ve iyiliğin sınırı yoktur.
Mürüvvetsiz adam, suyu çekilmiş değirmene benzer. : Cömert olmayan, iyilik yapmaktan hoşlanmayan biri, içinde yaşadığı toplum için bir değer taşımaz.