-Hasan Etem’in Validesine Son Mektubu

Valideciğim,

Dört asker doğurmakla müftehir şanlı Türk annesi,

Nasihatamiz mektubunu Divrin Ovası (Niğde) gibi,güzel,yeşillik bir ovacığın ortasından geçen derenin kenarındaki armut ağacının sayesinde otururken aldım.Tabiatın
yeşillikleri içinde mest olmuş ruhumu bir kat daha takviye etti.

Okudum, okudukça büyük dersler aldım.Tekrar okudum.Söyle güzel ve mukaddes bir vazifenin içinde bulunduğumdan sevindim.Gözlerimi açtım, uzaklara doğru baktım.YeşiI
yeşil ekinlerin rüzgara mukavemet edemeyerek eğilmesi,bana,annemden gelen mektubu selamlıyor gibi geldi.Hepsi benden tarafa doğru eğilip kalkıyordu ve beni , annenden
mektup geldi diyerek tebrik ediyorlardı.Gözlerimi biraz sağa çevirdim güzel bir yamacın eteklerindeki muhteşem cam ağaçları kendilerine mahsus bir seda ile beni tebsir
ediyorlardı.Nazarlarımı sola çevirdim çağıl çağıl akan dere , bana validemden gelen mektuptan dolayı gülüyor , oynuyor , köpürüyordu

Başımı kaldırdım , gölgesinde istirahat ettiğim ağacın yapraklarına baktım.Hepsi benim sevincime iştirak ettiğini , yaptıkları rakslarla anlatmak istiyordu.Diğer bir
dalına baktım , güzel bir bülbül , tatlı sedasıyla beni tebsir ediyor ve hissiyatıma iştirak ettiğini ince gagalarını açarak göstermek istiyordu.

İşte bu geçen dakikalar anında , hizmet eri :

-Efendim , çayınız , buyurunuz , içiniz , dedi.

-Pekala dedim,aldım baktım , sütlü çay…

-Mustafa bu şutu nereden aldın ? dedim.

-Efendim , şu derenin kenarında yayıla yayıla giden sürü yok mu ?

-Evet dedim.Evet ne kadar güzel.

-İşte onun çobanından 10 paraya aldım.

Valideciğim , on paraya yüz dirhem süt , şu katılmamış.Koyundan şimdi şağılmış , aldım ve içtim.Fakat yukarıdaki bülbül bağırıyordu : “Validen kaderine kuşsun , ne
yapalım.O da erkek olsaydı , bu çiçeklerden koklayacak , bu sütten içecek , bu ekinlerin secdelerini görecek ve derenin aheste akışını tetkik edecek ve çıkardığı
sesleri duyacak idi”

Şevket merak etmesin o görür , belki de daha güzellerini görür.

Fakat , valideciğim , sen yine müteessir olma.Ben seni , evet seni mutlaka buralara getireceğim.Ve şu tabii manzarayı göstereceğim.Şevket , Hilmi (kardeşleri) de senin
sayende görecekler.

O güzel çayırın koyu yeşil https://www.sozlersitesi.com bir tarafında , çamaşır yıkayan askerler saf saf dizilmişler.Gayet güzel sesIi biri ezan okuyordu.

Ey Allah’im , bu ovada onun sesi ne kadar güzeldi.Bülbül bile sustu, ekinler bile hareketten kesildi ,dere bile sesini çıkarmıyordu.Ezan bitti.O dereden ben de bir
abdest aldım.Cemaat ile namazı kıldık..O sozlersitesi.com güzel yeşil çayırların üzerine diz çöktüm.Bütün dünyanın dağdağa ve debdebelerini unuttum.EIlerimi kaldırdım , gözümü yukarı
diktim , azımı açtım ve dedim :

Ey Türklerin UIu Allah’ı.Ey şu öten kuşun , şu gezen ve meleyen köyünün , şu secde eden yeşil ekin ve otların şu heybetli sozlersitesi.com dağların Halıkı.Sen bütün bunları Türklere
verdin.Yine Türklerde bırak.Çünkü böyle güzel yerler , Sen’i takdış eden ve Sen’i ulu tanıyan Türklere mahsustur.

Ey benim Rabbim !

Şu kahraman askerlerin bütün dilekleri ; ism-i Celalını İngilizlere ve Fransızlara tanıtmaktır.Sen bu şerefIi dileği ihsan eyle ve huzurunda titreyerek , böyle güzel
ve sakin bir yerde sana dua eden biz askerlerin sungulerini keskin , düşmanlarını zaten kahrettin ya , bütün bütün mahfeyle. ”sozlersitesi.com Diyerek dua ettim ve kalktım.Artık benim
kadar mes’ut , benim kadar meşrur bir kimse tasavvur edilemezdi.

OğIun Hasan Etem

Mektubu yazan , ihtiyat zabıt ( yedek subay ) namzedi Hasan Etem , İstanbul Hukuk Fakültesi son sınıfına devam ederken aynı zamanda Beyazıt Numune Mektebi’nde
öğretmendi.Düşmanın Çanakkale’ye sozlersitesi.com dayandığını işittiğinde gözünü kırpmadan binlerce akranı gibi cepheye koştu.Gönüllü yazıldı.

Bu onun son mektubuydu.Bu mektubu yazdıktan iki gün sonra Maydos (Eceabat)’da şehit oldu

– Kınalı Kuzu –

Yozgat’ın Sorgun kazasının Karayakup köyünden cepheye gelen Murat , bölükteki tıbbiye öğrencilerinden Şükrüye bir mektup yazdırır :

Anacığım kardeşlerimi askere gönderirken başına kına koyma…Zabıt efendi bana sordu cevap veremedim.Kardeşlerim de cevap veremeyip mahçup olmasınlar.

Bir müddet sonra Murat’ın anasından cevabı mektup yetişir :

Ey oğlum , gözümün nuru Murat’im ! Zabıt efendiye selam şöyle…Biz kurbanlık koçları kınalar öyle kurban ederiz.Sen dört kardeşin arasında kurbansın.Sen İsmail’sin
(as).Sen orada şehit olacaksın inşAllah. sozlersitesi.com Kurbanlık koçlar nasıl kınalanırsa , ben de onun için senin saçını kınalayıp gönderdim.

Ve mektup Çanakkale’de Murat’a ulaştığında , Murat’ın kınalı başı çoktan Allah’ına kurban gitmiştir bile…

Üsteğmen Zahid’in Vasiyeti

Bu günlerde her zamankinden daha önemli muharebelere gireceğiz.Bilirsin , her muharebeye giren ölmez. Fakat eğer ben ölürsem sakin gam yeme… Beni ve seni yaratan
Allah bizi nasıl dünyada birbirimize nasip etti ise , benden şehitlik rütbesini esirgemediği taktirde , elbette , sozlersitesi.com ruhlarımızı da birbirine kavuşturur.Vatan yolunda

Asker Mektupları


şehit olursam bana ne mutlu.Ancak , sana bir vasiyetim var :

Birincisi benim için kat’iyyen ağlama

İkincisi, eşyamin Iistesi ilişikte.Bunları sat , ele geçecek paradan “mihr-i muaccel ” ve mihr-i müeccel ” ini al , üst tarafı ile bana bir mevlüt okut.Eğer bunlar
sana borcumu ödemezse hakkını helal et ve ilk gece aramızda geçen sözü unutma…”

Ayrıca mektubun içinden kırmızı kordelaya bağlı bir de saç demeti çıkar.Saçın tazeliği bunun mini mini bir yavrunun başından kesilmiş olduğunu göstermektedir.

İşte o zaman herkes Zahidin evli olduğunu ve Nadide isminde de bir yavrusunun varlığını öğrenir.Çünkü Zahid Üsteğmen sozlersitesi.com cepheye gelirken arkasında evlad u iyal
düşüncesini de bırakmıştır.Ve savaş boyunca ne izin isteyerek evine gitmeyi düşünmüş ne de o konuda iki çift laf etmiştir.

Zahid , 9 Ocak 1916’da şehit olur.

Gümüşhane’nin Sıran iIçesinden Üsteğmen Zahid , Aziziye iIçesinin Kılıç Mehmet Bey köyünden Ahmet Efendi’nin kızı , eşi Hanife Hanım’a yazdığı ve vasiyetini bildirdiği
mektubunu şu cümle ile bitirir :

“Bu vasiyetimi aldığınız zaman yüksek sesle ağlamanıza razı değilim.”

-Kolağası (On Yüzbaşı) Bölük Komutanı – Mehmet TEVFİK- 1881 İstanbul-

Sebebi hayatım, feyzu refikim,

Sevgili babacığım,valideciğim,

Arıburnunda ilk girdiğim müthiş muharebede sağ yanımdan ve pantolonumdan kurşun geçti, hamdolsun kurtuldum.Fakat bundan sonra gireceğim muharebelerden kurtulacağımdan
ümidim olmadığından bir hatıra olmak üzere şu yazılarımı yazıyorum.

Hamdu şenalar olsun Cenabı Hakka beni bu rütbeye kadar işal etti.Yine mukadderati ilahiye olarak beni asker yaptı.Siz de sozlersitesi.com ebeveynim olmak dolayısıyla beni vatan ve
millete hizmet etmek için ne suretle yetiştirmek mümkün ise öylece yetiştirdiniz.Sebebi Feyz-u refikim ve hayatım oldunuz.Cenabı Hakk’a ve sizlere çok teşekkürler
ederim.

Şimdiye kadar milletin bana verdiği parayı hak etmek zamanıdır.Vazife-i mukaddese-i vataniyeyi ifaya cehdediyorum.Rütbe-işehadete suudedersem Cenabı Hakk’inen sevimIi
kulu olduğuma kanaat edeceğim.Asker olduğum için bu her zaman bana pek yakındır,sevgili babacığım ve valideciğim.Göz bebeğim olan zevcem Münevver ve oğlum Nezihciğimi
evvele Cenab-ı Hakk’in saniyen sizin himayenize tevdi ediyorum.Onlar hakkında ne mümkün ise lütfen yapınız.

OğIumun talim ve terbiyesine siz de refikamla birlikte lütfen sayediniz.Servetimizin olmadığı malumdur.Mümkün olandan fazla birşeyi isteyemem,istesem de pek
beyhudedir.Refikama hitaben yazdığım matuf mektubu lütfen kendi eline veriniz.Fakat çok müteessir olacaktır,o teessürü izale sozlersitesi.com edecek veçhile veriniz.Ağlayacak üzülecek
tabi teselli ediniz.Mukadderatı ilahiye böyleymiş.Malumat ve duyunatın hakkında refikam mektubunda laf ettiğim deftere sozlersitesi.com ehemmiyet veriniz.Münevver’in hafızasında ve
yahut kendi defterinde mukayyet duyunat da doğrudur.Münevver’e yazdığım mektubum daha müfassaldır.kendisinden sorunuz.

Sevgili baba ve valideciğim ,

Belki bilmeyerek size karşı birçok kusurlarda bulunmuşumdur.Beni affediniz,hakkınızı helal ediniz,ruhumu sadediniz,işlerimizi tavsiyesinde refikama muavenet ediniz ve
muin olunuz.

Sevgili Hemşirem Lütfiye’çığım,

Bilirsiniz ki sizi çok severdim.Sizin için vesayemin yettiği nisbette ne yapmak lazımsa yapmak isterdim.Belki size karşı da kusur etmişimdir,beni affet ,mukadderati
ilahiye böyle imiş hakkını helal et sozlersitesi.com ruhumu sadet , yengeniz Münevver hanımla oğlum Nezihe sen de yardım et , sizi de Cenabı Hakk’in lütuf ve himayesine tevdi
ediyorum.

Ey akraba ve ehibba ve evda , cümlenize elveda , cümleniz hakkınızı helal ediniz.Bnim tarafımdan cümlenize hakkım helal olsun.EIveda , elveda..Cümlenizi Cenabı Hakk’a
tevdi ve emanet ediyorum..

Ebediyen Allah’a ısmarladım.

Sevgili Babacığım ve Valideciğim

OğIunuz Mehmet Tevfik

(Mehmet Tevfik , 2 Haziran 1915 günü yaralanmış ve Çanakkale Askeri Hastanesi’nde şehitlik rütbesine ulaşmıştır.)