İlahi Sözleri ni sayfamızda bulabilir ve facebook,twitter, whatsapp üzerinden tüm sevdiklerinizle ücretsiz bir şekilde paylaşabilirsiniz.
İlahi Sözleri
ARAYU ARAYU
Arayu arayu bulsam izini
İzinin tozuna sürsem yüzüm
Hak nasip eylese görsem yüzünü
Ya Muhammed canım arzular seni
Bir mübarek sefer olsada gitsem
Kabe yollarında kumlara bassam
Hak nasip eylese yüzünü görsem
Can Muhammed canım arzular seni
MEVLANA GİBİ
Mesneviden ders aldım
Oldum Mevlana gibi
Uçsuz ummana daldım
Yüzdüm Mevlana gibi
Sağ elimi kaldırdım
Sol elimi daldırdım
Dilim kalbe indirdim
Döndüm Mevlana gibi
Yüceldim döne döne
Umudum hep o güne
Giderken o düğüne
Gülsem Mevlan gibi
Sağ elimi kaldırdım
Sol elimi daldırdım
Dilim kalbe indirdim
Döndüm Mevlana gibi
Hayranı der aşk versin
Şems gibi yoldaş versin
Canlar kemale ersin
Ersem Mevlana gibi
Sağ elimi kaldırdım
Sol elimi daldırdım
Dilim kalbe indirdim
Döndüm Mevlana gibi
RABBİM ALLAH DİYECEĞİM.
İnse başıma bin yumruk
Rabbim Allah diyeceğim.
Aksa kanım oluk oluk
Rabbim Allah diyeceğim.
Yusuf gibi düşsem suya
Atsalar beni kuyuya
Nice şeref duya duya
Rabbim Allah diyeceğim.
Sürseler yaban eline
Atsalar zindan evine
Haykırıp zindan evine
Rabbim Allah diyeceğim.
Elekten süzseler beni
Taş ile ezseler beni
Haykırıp gönülden yine
Rabbim Allah diyeceğim.
Ecelden gelip öleceğim
Ben kabre gireceğim
Melekler sual sorunca
Rabbim Allah diyeceğim.
Baş koymuşum ben bu yola
Ölüm bana düğün ola
Hem başında hem sonunda
Rabbim Allah diyeceğim.
YAN YÜREĞİM YAN
Yan yüreğim yan
Gör ki neler var
Bu halk içinde
Bize gülen var
Koy gülen gülsün
Hak bizi bilsin
Gafiller bilsin
Hakkı seven var
Bu yol uzundur
Menzili çoktur
Geçidi yoktur
Derin sular var
Her kim merdane
Gelsin meydane
Kıyamaz cane
Kimde hüner var
Yunus sen burda
Meydan isteme
Meydanlar içinde canım
Merdaneler var.
LA İLAHE İLLALLAH
Bir avuçtuk biz,
göklere sığmayan
Bir avuçtuk biz,
cennete susayan.
Düşmez dilimizden
Sökülmez kalbimizden
En kutlu sözdür bu:
La ilahe illallah.
Yâr oldun gönlüme,
sevgi ektin içime
Tevhid binasında
gönlüm gönlün üstüne.
Düşmez dilimizden
Sökülmez kalbimizden
En kutlu sözdür bu
La ilahe illallah.
Alnımızın aklığı,
kafire kabus olur
Mazlumun canı yansa,
ahı bize dokunur.
Düşmez dilimizden
Sökülmez kalbimizden
En kutlu sözdür bu
La ilahe illallah.
GÖÇTÜ KERVAN
Nice bir uyursun, uyanmaz mısın?
Göçtü kervan, kaldık dağlar başında.
Çağrışır tellâllar, inanmaz mısın?
Göçtü kervan, kaldık dağlar başında.
Yunus sen bu dünyaya niye geldin
Gece gündüz Hakk’ı zikretsin dilin
Evliyâya uğramaz ise yolun
Göçtü kervan, kaldık dağlar başında.
BİZLERİ DE MAHRUM EYLEME ALLAH
Durmaz yanar vücudum Allah
Bizleri de mahrum eyleme Allah
Sensin benim maksudum Allah
Bizleri de mahrum eyleme Allah
Gül bülbülün ormanı Allah
Ver derdime dermanı Allah
Şükür erdik bugüne Allah
Bizleri de mahrum eyleme Allah
Halas eyle narından Allah
Ayırma didarından Allah
Cennette cemalinden Allah
Bizleri de mahrum eyleme Allah
Kandiller yana yana Allah
Dervişler döne döne Allah
Son nefeste imanından Allah
Bizleri de mahrum eyleme Allah.
HAK YARAB
Canı gönülden seversen
Yalvar kul Allah’a yalvar
Maksuda ermek istersen
Yalvar kul Allah’a yalvar
Hak Yarab yalvar
Kul Allah’a yalvar
Geceler uykudan uyan
Gizli sırlar olsun ayan
Mahrum olmaz Allah diyen
Yalvar kul Allah’a yalvar
Hak Yarab yalvar
Kul Allah’a yalvar
Tanı gafil kendini tanı
Niçin yarattı Hak seni
Azrail’e tatlı canı.
Verdiğin gün inanırsın
Hak Yarab yalvar
Kul Allah’a yalvar.
BİR GÜNEŞ DOĞUYOR
Zalimler zulmüne, kafirler küfrüne
İnat edip devâm etse
Allah nurun tamamlar, çünkü bir vaadi var
Kafirler istemese bile.
Bir güneş doğuyor, bir güneş Cezayir’de
Bir güneş doğuyor, bir güneş Filistin’de
Bir güneş doğuyor, bir güneş Türkiye’de
Bir güneş doğuyor, bir güneş ülkemde.
Mekkede başladı bu diriliş muştusu
Bugün de devam eder
Allah erleri canlarını seve seve
Rahman’a teslim eder
Bir güneş doğuyor, bir güneş Cezayir’de
Bir güneş doğuyor, bir güneş Filistin’de
Bir güneş doğuyor, bir güneş Türkiye’de
Bir güneş doğuyor, bir güneş ülkemde.
Onun için yaşamak güç veriyor bize
Ve yolunda şehit vermek
Meleklerle konuşup semaya yükselmek
Ne güzel Resul’ü görmek.
Bir güneş doğuyor, bir güneş Cezayir’de
Bir güneş doğuyor, bir güneş Filistin’de
Bir güneş doğuyor, bir güneş Türkiye’de
Bir güneş doğuyor, bir güneş ülkemde.
EBEDA
Yarab haberin nereden alalım
Bir kamil mürşide varalım
Hakkın yoluna kurban olalım.
Bir anda sabah olmaz ebeda
Gözüme uyku girmez ebeda
Gönlüm teselli bulmaz ebeda
Gönül kuşunu eyleyemedim
Dünyaya mesken bağlayamadım
Yandı yüreğim ağlayamadım
Bir anda sabah olmaz ebeda
Gözüme uyku girmez ebeda
Gönlüm teselli bulmaz ebeda
Tazedir solmaz Hakkın gülleri
Mestane gezer saadet kulları
Gayet incedir Hakkın yolları
Bir anda sabah olmaz ebeda
Gözüme uyku girmez ebeda
Gönlüm teselli bulmaz ebeda
Yarabberrahim Ey lütfü Kerim
Yoluna kurban canım var benim
Yarab sen varken kime gideyim
Bir anda sabah olmaz ebeda
Gözüme uyku girmez ebeda
Gönlüm teselli bulmaz ebeda
AŞKIN İLE AŞIKLAR
Aşkın ile aşıklar
Yansın yâ Resullallah.
İçip aşkın şarâbın
Kansın yâ Resullallah.
Şol seni seven kişi
Verir yoluna başı
İki cihan güneşi
Sensin yâ Resullallah.
Aşık Yunus’un canı
Hilm-ü şefaat kanı
Alemlerin sultanı
Sensin yâ Resullallah.
SEHER VAKTİ BÜLBÜLLER
Seher vakti bülbüller
Nede güzel öterler
Açınca tüm çiçekler
Birlikte zikrederler
Aman Allah illallah
Dertlere derman Allah
Gönüle şifa veren
Lailahe illallah
Akşam olur giderler
Boyun büker çiçekler
Kim bilir ne söylerler
Feryad eder bülbüller
Aman Allah illallah
Dertlere derman Allah
Gönüle şifa veren
Lailahe illallah.
Onlarda bütün dertler
Yine de şükrederler
Salat selam söylerler
Beytullaha giderler
Aman Allah illallah
Dertlere derman Allah
Gönüle şifa veren
Lailahe illallah
KABE YOLLARINDA
Başım açık yalın ayak
Düştüm Kabe yollarına.
Günahıma ağlayarak
Düştüm Kabe yollarına.
Dost ahbapla vedalaşıp
Nice sarp dağları aşıp
Halilullaha ulaşıp
Düştüm Kabe yollarına.
Musul, Bağdat ve Kerbela
Nurlar yağar her gün hâlâ
Hoştur deyip kaza bela
Düştüm Kabe yollarına.
Bazen açık bazen susuz
Bazen yorgun, hem susuz
Sabır isteyerek sonsuz
Düştüm Kabe yollarına.
Beytullahı görem diye
Taşına yüz sürem diye
Yoluna can verem diye
Düştüm Kabe yollarına.
HAK YOL İSLAM
Kör dünyanın göz bebeğine
Hak yol islam yazacağız
Kuşların göz bebeğine
Hak yol islam yazacağız
Yola, ağaca, pınara
Esen yele, yağan kara
Yağmur yüklü bulutlara
Hak yol islam yazacağız
Koç burcuna, yay burcuna
Bebeklerin avucuna
Minarelerin ucuna
Hak yol islam yazacağız
Her kapının eşiğine
Her sofranın kaşığına
Yıldıza, aya, güneşe
Hak yol islam yazacağız
Her kapının eşiğine
Her sofranın kaşığına
Mağraların eşiğine
Hak yol islam yazacağız
Herkes duyacak bilecek
Saklanmaz artık bu gerçek
Yaprak yaprak, çiçek çiçek
Hak yol islam yazacağız
ŞEHİT TAHTINDA
Şehit tahtında Rabbe gülümser
Ah binler ce canım olsaydı der
Şehit tahtında Rabbe gülümser
Canım bedeli bir sofradan yer
Ümitsiz olmaz ümitsiz olmaz
Sevdasız olmaz sevdasız olmaz
Dağları oyup zindan etseler
Allah nurunu söndüremezler
Dağları oyup zindan etseler
Davamın önüne geçemezler
Yarasız olmaz Çilesiz olmaz
Şehitsiz olmaz Kurbansız olmaz
Şehit tahtında Rabbe gülümser
Ah binler ce canım olsaydı der
Şehit tahtında Rabbe gülümser
Canım bedeli bir sofradan yer
Karanlık ölür zülümat ölür
Gözler önünde ve Ölüm ölür
Anladım artık Uhud ve Bedir
Ve Ümit sevda Şehadet nedir
Soludum Kanri Mahşer anını
Ümidi Şehidi ve Sevdayı
Şehit tahtında Rabbe gülümser
Ah binler ce canım olsaydı der
Şehit tahtında Rabbe gülümser
Canım bedeli bir sofradan ye
Bilmem nideyim, Allah Allah
Aşkın elinden, hay hay
Kande gideyim, aşkın elinden.
Sallallahu alâ Muhammed
Sallallahu aleyke Ahmed
Meskenim dağlar, Allah Allah
Gözyaşı çağlar, hay hay
Durmaz kan ağlar, aşkın-elinden.
Sallallahu alâ Muhammed
Sallallahu aleyke Ahmed
Varım vereyim, Allah Allah
Kadre ereyim, hay hay
Üryan olayım, aşkın elinden.
Sallallahu alâ Muhammed
Sallallahu aleyke Ahmed.
Yunus’un sözü, Allah Allah
Kül olmuş özü, hay hay
Kan ağlar gözü, aşkın elinden.
Sallallahu alâ Muhammed
Sallallahu aleyke Ahmed.
……AMAN ÇEŞME……
Aman çeşme canım çeşme
Sen Ahmedi görmedin mi?
Biraz önce abdest aldı
Şu karşiki camiye sor
Aman cami canım cami
Can Ahmadi görmedin mi?
Biraz namaz kıldı
Şu karşiki çarşıya sor
Aman çarşı canım çarşı
Nur Ahmedi görmedin mi?
Biraz önce kefen aldı
Şu karşiki kabire sor
Aman kabir canım kabir
Muhammedi görmedin mi?
Şimdiye dek sizin idi,
Şimdi ise bizim oldu
Allah-u Allah (Hicaz)
Ömrün bitirmiş viranemiyem
Aklın yitirmiş divanemiyem
Allahu Allah Allahu Allah
Allahu Allah Allahu Allah
Kanat vururum, döner dururum
Yanar kurururm, pervanemiyem
Allahu Allah Allahu Allah
Allahu Allah Allahu Allah
Yaşlı gözlerim, tutmaz dizlerim
Yolun izlerim, mestanemiyem
Allahu Allah Allahu Allah
Allahu Allah Allahu Allah
Aşkî can feda, olsa ne fayda
Aşk oku yayda, kemanemiyem
Allahu Allah Allahu Allah
Allahu Allah Allahu Allah
Biz Bu Gülistanın Bülbülleriyiz (Hüseyni)
Biz Bu Gülistanın Bülbülleriyiz
Bahçe-i Rindanın sünbülleriyiz
Biz secde ederiz Cemal-i yare
Vuslata olamaz başka bir çare
Biz gayret ile maksuda ereriz
Fırsat bulup gülistana gireriz
Biz münkiri müminlerden seçeriz
Mal-u canı terkeyleyip geçeriz
Biz el elel verip Hakka gidelim
Gelin gönülleri tavaf edelim
CÜRMÜM İLE GELDİM SANA
Ey rahmeti bol padişah
Cürmüm ile geldim sana
Ben eyledim hadsiz günah
Cürmüm ile geldim sana
Süphanallah sultanallah
Tüm dertlere derman allah
Beneyledim hadsiz günah
Cürmüm ile geldim sana
Kalpten tecavüz eyledin
Derya yüzem mi boyladın
Malum sana benneyledim
Cürmüm ile geldim sana
Hiç sana kulluk etmedim
Ğazızıra la gitmedim
Hem buyruğunu tutmadım
cürmüm ile geldim sana
Süphanallah sultanallah
Tüm dertlere derman allah
Beneyledim hadsiz günah
Cürmüm ile geldim sana
Zemmim ile doldu cihan
Sana ayar zahir nihan
Ey lutfum ol kahrı güzel
Cürmüm ile geldim sana
Çağırayım Mevlam Seni (Hicaz)
Dağlar ile taşlar ile
Çağırayım Mevlam seni
Seherlerde Kuşlar ile
Çağırayım Mevlam seni
Gökyüzünde İsa ile
Tur dağında Musa ile
Elindeki asa ile
Çağırayım Mevlam seni
Derdi aşkın Eyyub ile
Gözü yaşlı Yakub ile
Ol Muhammed Mahbub ile
Çağırayım Mevlam seni
Yunus okur diller ile
Hakkı seven kullar ile
Ol Fahri bilenler ile
Çağırayım Mevlam seni
Güllere Vurgunum
Güllere vurgunum güllere sevdalı,
Bana güller derin kırmızı güller verin
Kan rengi hüzünlü şehit edalı,
Bana güller derin kırmızı güller verin
Güller ağlar bana bu derdi güller anlar
Bana güllerimi güllerimi verin
Gül yüzlü şehadet gülleri derin,
Gül kokulu yâre, yâre gönderin
Ölsem ölsem yine dirilsem derim,
Bana güller derin kırmızı güller verin
Güller ağlar bana bu derdi güller anlar
Bana güllerimi güllerimi verin
Gün olur yaprağı düşer güllerin,
Bu can ten evinden çıkar giderim
Sevdam güle döner ben de gülerim,
Bana güller derin kırmızı güller verin
Güller ağlar bana bu derdi güller anlar
Bana güllerimi güllerimi verin
Seher Vakti Bülbüller
Seher vakti bülbüller
Nede güzel öterler
Açınca tüm çiçekler
Birlikte zikrederler
AmanAllah illallah
Dertlere derman Allah
Gönüle şifa veren
Lailahe illallah
Akşam olur giderler
Boyun büker çiçekler
Kimbilir ne söylerler
Feryat eder bülbüller
Onlar da bütün dertler
Yine de şükrederler
Selat selam söylerler
Beytullaha giderler
Sen Allah’ı seversen
Allah seni sevmez mi
Emrince hizmet etsen
Hakk ecrini vermez mi?
Sen rıza kapısında
Aman Allah’ım dersen
O alemler sultanı
Lebbeyk kulum demez mi?
Aşık Derviş ne söyler
Söyler de kimler dinler
Bu yollar Hakk’a gider
Gidenler rahat eder.
Aman Allah illallah
Dertlere derman Allah
Gönüle şifa veren
Lailahe illallah.
Sevdim Seni
Sevdim seni mabuduma canan diye sevdim
Bir ben değil alem sana hayran diye sevdim
Evlad-ı iyalden geçerek ben ravzana geldim
ahlakını meth etmede Kur’an diye sevdim
Kurbanın olam Şa-ı Rusül kovma kapından
Didarına müştak olan yezdan diye sevdim.
Mahşerde nebiler bile senden medet ister
Gül yüzlü melekler sana hayran diye sevdim.
Şol Cennetin Irmakları (Segah)
Şol cennetin ırmakları
Akar Allah deyu deyu
Çıkmış İslam bülbülleri
Öter Allah deyu deyu
Salınır tuba dalları
Kur’an okur hem dilleri
Cennet bağının gülleri
Kokar Allah deyu deyu
Ol Allah’ın melekleri
Daim tesbihte dilleri
Cennet bağı çiçekleri
Kokar Allah deyu deyu
Aydan aydındır yüzleri
Şekerden tatlı sözleri
Cennette huri kızları
Gezer Allah deyu deyu
Kimler yeyip kimler içer
Hep melekler rahmet saçar
İdris nebi hulle biçer
Subhan Allah deyu deyu
Yunus Emre var yarına
Koma bu günü yarına
Yarın Allah divanına
Varam Allah deyu deyu
Veysel Karani (Uşşak)
Hakkın Habibinin sevgili dostu
Yemen illerinde Veysel Karani
Söylemez yalanı,yemez haramı
Yemen ilerinde Veysel Karani
Seherde kalkuben yola giderdi
Hakkın binbir ismin zikir ederdi
Allah Allah deyu deve güderdi
Yemen ilerinde Veysel Karani
Elinde asası hurma dalından
Eğninde hırkası deve yününden
Asla hata gelmez onun dilinden
Yemen ilerinde Veysel Karani
Aşık Yunus ey dür ben de varaydım
Ol mübarek hub cemalin göreydim
Ayağın tozuna yüzler süreydim
Yemen ilerinde Veysel Karani
Abdest Aldığın Zaman
Dökülür bedede cümle günahlar
Namaz işin abdest aldığın zaman
İki melek iki yanında durur
Sabah namazım kıldığın zaman
Dahi namazım terketme sakın
İsterisen ola imanın bütün
Hak kulum der sana Rasül ümetim
Öğle namazım kaldığın zaman
Gökten yere iner bütün melekler
Meleklere müştak olur felekler
Kabul olur anda bütün dilekler
İkindi namazın kıldığın zaman
Cennet bahçesin! Hak kendi bezer
Şad olur müminler içinde gezer
Kiramen Katibin sevabın yazar
Akşam namazım kıldığın zaman
Bu namazdır müminlerin burağı
Hak teala yakın eder ırağı
Cenneti ala olur anın durağı
Yatsı namazım kıldığın zaman
Ecel yastığına koyunca başın
Dökülür gözünden kan ile yaşın
İman Kur’an olur senin yoldaşın
Azraile canın verdiğin zaman
Aman Afveyle Allahim
Gİzlİ GÜnahlarim Çoktur,huzurunda YÜzÜm Yoktur
İlahİ Rahmetİn Çoktur Aman Afveyle Allahim
Rahmetİne Ümİt Varim Aman Afveyle Allahim
Rahmetİne Ümİdİm Var Aman Afveyle Allahim
GÜnahim Çok YÜzÜm Kara Aman Afveyle Allahim
Onun İÇİn YÜreĞİm Yare Aman Afveyle Allahim
GÜnahimi Bİlen Sensİn Feryadimi Duyan Sensİn
Ümİdİm Var Afv Edersİn Aman Afveyle Allahim
SEN YOKTUN
Sen yoktun…
Hz Âdem’deydi nurun
Önce cenneti,
Sonra yeryüzünü şereflendirdin.
Âdem nuruna affedildi
Arafat bu affa şâhitti
Sen yoktun
Nuh’un gemisindeydi Nurun…
Dalgalar yeryüzünü boğarken
Taprağın bağrındaki su
Gökyüzüyle buluşurken
Ve bu bir ilahi azap derken,
Allah nurunu taşıdı binbir sebeple
Tûfan, nurunu selamladı edeple…
Sen yoktun…
Hz.İsmail’in alnındaydı Nurun
İbrahimî bir dua yükseldi kimsesiz çöllerden
“Rabbimiz” dedi,
“Onlara kendi içlerinden
Senin ayetlerini okuyacak
Kitap ve hikmeti öğretecek onlara,
Onları temizleyecek bir elçi gönder,
Amin dedi on sekiz bin âlem
Nurunla aydınlanan minicik ellerini semaya kaldırarak
Amin dedi İsmail.
Hira Nur dağı amin diyerek ayağa kalktı
Medine’den adı Uhud olan bir amin yankılandı sevr dağında.
Sen yoktun…
Hz.İsa “Ahmed” diye muştuladı seni
Alemlerin efendisi diye sana seslendi.
Artık ben sizinle çok söyleşmem, dedi havarilerine..
Çünkü bu âlemin reisi geliyor…
Bekleyin Ahmed geliyor.
Kainata rahmet geliyor.
Havarilerin yüzünü okşayan,
Ölüleri dirilten bir nefes oldun
Ama sen yoktun…
Sen yoktun Sultânım,
Hz. Abdullah’ın alnındaydı Nurun
Başı eğik gezerdi mazlum
Kuteyle göklerden seni sorardı
Varaka seni arardı semada
Anneler kız çocuklarını hep ağlayarak sevdiler.
Ağlayarak süslediler ölüme…
Ağlayarak hadi dayına gidiyorsun dediler.
Sen yokken,
Canlı canlı toprağa gömülmenin adıydı dayıya gitmek.
Anne yüreğinin çıldırtan ç****izliğiydi.
Ve yavrusunun ölüme gidişini seyretmesiydi…
En son çocuk atılırken çukura
Annesinin suretinde bir melek tuttu onu
Ve tebessüm ederek hira nur dağını gösterdi.
Melekler süslüyordu hirâyı.
Efendisine hazırlanıyordu cebel-i nur,
Efendisine hazırlanıyordu mekke.
Âlem Efendisine hazırlanıyordu
Kainatın gözü Hz. Aminedeydi.
Toprak yalvarıyordu rabbine,
Allahım gönder artık diyordu.
Gel diye ağlıyordu mazlumlar, gözleri semada
Ve bir gelişin vardı ya rasulallah,
Bir inişin vardı yer yüzüne…
Önünde cebrail!
Ardında yalın kılıç melekler!
Bir inişin vardı yer yüzüne…
Yetimler en huzurlu geceyi geçirdi belki de
Öksüzler annelerine sarıldı doya doya.
Sonra bir sessizlik kapladı seher vaktini.
Herşey sus pus olmuştu.
Hadi diyordu yıldızlar, Hadi diyordu ay!
Kainat bir isim duymak istiyordu.
Ve bir ses yükseldi Âmine’nin evinden;
Muhammed!
Karanlıklar aydınlığa bıraktı yerini.
Muhammed!
Melekler öptü o nurdan ellerini.
Muhammed!
Seni yaratan Allah’a kurbânız ey dürri yekta!
Sana o adı veren rahmana kurbanız
Artık sen vardın
Susuz topraklara rahmet indi seninle
Annenden sonra anne halime sevindi seninle
Yağmura mı ihtiyaç var?
Kaldır şehadet parmağını,
Yağmurları salsın Allah.
Sonra tut ağacın yaprağını,
Köklerini çıkarttırıp yanında yürütsün Allah.
Yeterki sen iste,
Sen iste yarasulallah
Deki ben kimim?
Dağlar, taşlar dile gelsin,
Dilsiz çocuklar ellerinden tutup,
Ente Rasulullah desin.
Sen vardın
Bedir kârdı,
Uhut dardı
Hendek yârdı.
Yiğitlerin vardı.
Ölmek için yarışan yiğitler…
Hele bir enesin vardı senin.
Enes bin malik…
Uhut’ta öldüğünü duyunca arkadaşlarına,
Niye burada oturuyorsunuz diye sormuştu.
Onlar da
“Allah’ın Rasulü öldürülmüş deyince
Enes kükremiş:
“ Peki o öldükten sonra yaşayıp da ne yapacaksınız?
Kalkın ve O’nun gibi ölün! Demişti.
Ve savaşın en yoğun olduğu yerde şehit düşmüştü.
Hem de ne şehit ey nebi!
Vücudu yaralardan tanınmaz haldeydi.
Kızkardeşi ancak parmaklarından tanıdı onu…
Musab Bin Umeyr’in vardı senin.
Uhut’ta sancağını taşıyan.
Öyle bir aşkla sana bağlıydı ki
Allah o gün melekleri Musab’ın suretinde indirdi.
Ebu hureyren vardı…
Acıkınca mescidin önünde durur sana bakardı.
Sen anlardın,
Ya Ebâhir gel! Derdin.
Ve sen gittin…
Bir gidişle gittin
Ardında hüznün kaldı.
Hasretin kaldı göklerde.
Bilal ezan okuyamaz oldu
Ne zaman teşebbüs etse
Muhammed rasulullah demeye
Dizleri üstüne çöker, kendinden geçerdi.
Sonra günler ay,
Aylar yıl oldu.
Ve asırlar oldu
Sensizliğe açtık gözlerimizi.
Ama sen bırakmazsın bizi.
Sen varsın ey şehitlerin sultanı
Sen varsın!
Bir şehit bile ölmezken
Sana nasıl yok deriz.
Ebutalip şama giderken devesinin önüne geçip
Beni burda kime bırakıp gidiyorsun demiştin.
Ne anam var ne babamEbutalip bırakmamıştı bu yüzden .
Sensizliğin ızdırabıyla inleyen ümmetini kime bırakıp gidiyorsun Ya Rasûlallah!
Bırakma bizi ki; Allah;
Sen onların içindeyken onlara azab edecek değiliz buyuruyor.
Bırakma bizi!
Hayatı seninle öğretti Rahman.
Kulluğu seninle tanıdık.
Duayı senden öğrendik sevgili!
Hz Ömer umre için senden izin isteyince,
“Kardeşcik” dedin ona,
Kardeşcik, duanda bana da yer ayırır mısın?
Bizler Ömer değiliz ama
Bütün dualarımız senin için
Ey Rabbimiz!
Rasulünü anışımızdan haberdar et!
O’na binler salat, binler selam!
Habibine Makam-ı Mahmut’u ver
O’na vesileyi lutfet.
O’nu refik-i Âlâya yükselt
Bizi de affet
O’nun hatrına affet
Zatının hatrına Affet.
MİRAÇ
Kapatın gözlerinizi
Ve karanlığı seyredin.
İşte böyle bir gece.
Mekke’de bir gece
Yorgunluk havada
Gariplik suda
Simsiyah bir sessizlik
Uyku bile uykuda.
Kâbe’nin hatîm kısmında
Yanı üzre yatan biri var
Yıl hüzün yılı
Ebu Talib yok
Yıl hüzün yılı
Vefakâr eş
Haticetül kübrâ yok.
Kâbe’nin hatîm kısmında
Yanı üzre yatan biri var
Teselli arayan kalp
Hüzünle çarpan kalp
O’nun kalbi.
Ve ayak sesleri
Yıldızlar ışıldıyor.
Bu ayak sesleri göklerden
Yol veriyor yıldızlar.
Semâdan inenler var.
İzin verseydi Allah
Kâinat inerdi yere
Çünkü kâbe’nin hatîm kısmında yatan
Sultân-ı levlâk’tır.
Habîb-i zîşândır o
Nur-u hüda’dır.
Merhamet ufkunun nazlı güneşi
Kainatın biricik çiçeğidir o.
İzin verseydi allah
Âlemler inerdi yere
Oysa emir yalnız cebrail’e
Ve yalnız cebrail iner yere
Kalk ya rasulallah
Semada melekler seni bekler
Taif’te taşlanan yüzüne hasret
Alaya alınan sözüne hasret
Seni bekler melekler.
Yer yüzünde vefa yok mu?
Seni teselli edecek birini mi arıyor kalbin.
Sevdiklerin bir bir uçuyor mu elinden?
Davetini hafife mı aldılar?
Üzülme ve aç gözlerini
Öteler bekliyor seni
Bu gece kainat adını anacak,
Aç gözlerini ki alemler nazarına kanacak.
Burak, senin için uçacak.
Aç gözlerini ya habiballah
Bu gecenin adına isra diyecek allah.
Ey yedi kat sema aç kapılarını,
Ve haber ver hasretle bekleyen peygamberlere
Deki hazreti Adem’e;
Cennetin kapısına adı yazılan
İsminin hatrına af istediğin
Salih oğul geliyor.
Söyle İsa’ya:
Kuytu köşelerde
Havarilerinle Allah’a sığınırken,
Bir adım ötedeymiş gibi kokusunu aldığın
Ve insanlığa gelişini müjdelediğin
Ahmet geliyor.
Yusuf’a, İdris’e, Harun’a söyle
Musa’ya deki:
Vasıflarına hayran olup da
Ümmetinden olmak istediğin
Salih kardeş geliyor.
Müjde ver İbrahim Peygamber’e:
Dua dua yalvarıp
Gelmesini istediğin oğul geliyor
Aç kapılarını ey yedi kat sema
Bu gelen Muhammed Mustafa
Cebrail yol gösterir
Ve yürür sultanlar sultanı
Bu nasıl bir yürüyüştür.
Bu nasıl bir eda?
İnci inci ter mübarek alınlarında
Baştan ayağa edep var
Attığı her adımda.
Sultanım,
Cennetler gösterilirken o gece
Ümmetini hayal ettin mi cennette?
Cehennemin alevleri selamlarken seni,
Gözyaşlarını gördü mü Cebrail?
Ümmetim dedin mi?
Sen unutmazsın bizi bunda kuşku yok
Tahiyyat duası haber verdi bize
Sen bizi hiçbir yerde
Hiçbir zaman unutmadın
İnşallah biz de seni unutanlardan olmayız.
Allah seni unutturmasın bize.
Bir söz sultanının dediği gibi
Eğer günahlarımızdan dolayı girersek cehenneme
Ve Allah biran olsun açarsa ufkumuzu
Talaal bedru aleyna diyeceğiz.
Miraç gecesi
Yürüdü rasulullah
Cebrail önde
Bir gece yürüyüşüyle
Yürüdüler… Yükseldiler.
Yükseldikçe yükseldiler.
Cebrail durdu birden,
Ya rasulallah, benimle buraya kadar.
Efendimiz niçin diye sordu
Burası sidre-i münteha’dır
Bir adım daha atarsam, yanarım, kavrulurum.
Allah rasulu, sordular:
Nasıl gidilir sidre-i münteha’da?
Cibril-i emin cevap verdi:
Aşkla!
Aşkla gidilir ya rasulallah
Aşkla gidilir ya habiballah
Aşkla gidilir ya nebiyyallah
Yürü sultanım yol senindir!
Aşk vadisinde mühür senin.
Söz senindir hal senindir.
Muhabbetin adı sensin.
Varlıkların tadı sensin
Yürü ve selamını ilet
Gözü yaşlı ümmetinin
Sensiz bunca yetimin
İlet selamını
Ahir zamanın ahını
Yüceler yücesine ilet
Sultanım
Sen dönerken miraçtan
İlahi hediyelerle
Bizim için miraç olan
Beş vakit namazla,
Bakara suresinin son iki ayetiyle
Ve şirke düşmeyenin affedilebileceği müjdesiyle
Dönerken sen miraçtan
Biz ahir zamandan
Ebu Bekir edasıyla bakıyoruz sana
“O söylediyse doğrudur”
Rasulullah söylediyse doğrudur.
Ve bir ayetin sıcaklğı sarıyor
Kainatin kalbini:
Her türlü noksanlıktan münezzeh olan allah
Kulunu geceleyin mescid-i haram’dan alıp,
Kendisine bir takım ayetler gösterelim diye
Etrafını mübarek kıldığımız
Mescid-i aksa’ya götürdü.
Çünkü, işiten ve bilen odur.
Şimdi açın gözlerinizi
Ve mîrâc’a hazırlanın
:: Uhud::..
Günlerden cuma…
Uhut’a gelenler var.
Medine yolu toz duman…
Uhut’a gelenler var.
Bir dağılsa da şu hava,
Görsek Medine-i Münevvere’den Uhut’a gelenleri.
Bir görsek Allah Rasulü’nü
Ve eroğlu erleri…
Bakın göründüler işte;
Atının üzerinde evrenin efendisi!
Cihanın gözbebeği!
Uhut’un sevgilisi!
Sağında ve solunda ashab-ı güzin
Önündeyse iki üveyk yürüyor;
Biri Sad bin Muaz,
Diğeri Sad bin Übade.
Allah’ım bu ne edep
Atlarının bile başı yerde…
Bakın şu iki gence!
İkisi de onbeşinde…
Şu kısa boylu olanı Rafi’ bin Hadic!
Parmaklarının ucuna basıyor ki
Boyu uzun görünsün!
İyi ok attığı söylenince
İzin veriyor efendimiz.
Diğer gençse Semüre bin Cündüp…
Ağlayarak peygamberinin yanına gidiyor.
Ya rasulallah! diyor,
Rafi’ye izin verdiniz. Bana niye izin yok?
Ben rafi’yi güreşte yeniyorum.
Efendimiz tebessüm buyuruyorlar.
Ve bu iki ana kuzusuna güreş tutturuyorlar.
Semüre Rafi’yi yenince güreşte,
Fahr-i kainat ona da izin veriyor.
Günlerden cumartesi…
Uhud’a gelenler var.
İşte Ayneyn Tepesi-Okçular Tepesi-
Başlarında Abdullah bin Cübeyr
Sultanı dinliyorlar.
Düşmanı yendiğimzi görsenizde
Size haber vermedikçe, adam göndermedikçe
Yerlerinizden ASLA ayrılmayın!
Kuşların cesetlerimizi kapıştıklarını görseniz dahi
Ben size adam göndermedikçe
Yerlerinizden asla ayrılmayın!
İki ordu da hazır…
İki ordu da harp nizamında…
Ve Uhud’un kalp atışları dışında yeryüzü nefes bile almıyor!
Sessizliği bozan Kureyş’in Sancaktarı’dır.
Söylediği her söz küfür kokulu…
Benimle çarpışmaya er meydanına kim çıkar!
Bu bir meydan okumadır.
Cevapsa bir çift ayak sesi…
Gözler Uhud toprağında yürüyen bu ayaklarda…
Kime ait bu adımlar ki bastığı toprak ‘ALLAH’ diyor!
Ve Esedullah namıyla Hz. Ali(R.A.) yürüyor.
Birkaç saniye, bir tek hamle…
ALLAH’ın(C.C.) Arslanı dimdik ayakta
Kureyş’in sancağı ise yerde…
Ardından bir başkası yükseltiyor sancağı
Ama bilmiyor ki bu defa kim var Uhud meydanında
Gökyüzünde yıldırımlar
Yeryüzünde Hamza var.
Asıl şimdi başladı Uhud’un türküsü.
Tam üç katı düşmanla Peygamber(A.S.M) ordusu
Göz göze ve diş dişe.
Uhud’da yiğitler var.
İşte: Ebu Lücane…
Kılıcın üzerinde bir yazı
Korkaklıkta ar
İlerlemekte şeref var!
İşte: Musab bin Umeyr…
Zırhını giyinince
Nasılda Peygamber’e(A.S.M.) benziyor.
Ve döne döne savaşan Hz. Hamza…
Ben Allah’ın(C.C.) Arslanı’yım diyor!
Ebu Katade’ye bakın.
Bakın bir ok fırlıyor müşrik yayından
Bir havayı yara yara geliyor.
Hedefte Rasulullah(A.S.M.) var.
İşte: Ebu Katade…
Okun Fahr-i Kainat’a(A.S.M) doğru gittiğini görünce
ALLAH’ı(C.C.) andı önce
Ve uzattı başını!
Ok Katade’nin gözüne saplandı.
Uhud’da yiğitler var…
Şirk ordusunu bozguna uğratan…
Ömer bin Hattab’a bakın
Gözleri çakmak çakmak…
Ama telaş var yüzünde Hz. Ömer’in(R.A.)
Bu ne hal ey Ömer…
Düşman hüsran yaşarken
Zafer kaznılmışken
Bu ne hal ey koca Ömer!
Niçin okçular tepesine bakıyorsun?
Neler oluyor orda?
Niye iniyor okçular Ayneyn Tepesi’nden?
Allah Rasulü(A.S.M) haber vermeden niye iniyorlar?
Ey Abdullah bin Cübeyr!
Durdursana okçuları!
Durun, Allah(C.C.) aşkına durun!
Arkanızdan düşman geliyor, inmeyin yerinizden.
Sahabe sendeliyor inmeyin yerinizden.
Kainat yalvarıyor inmeyin!
Sultanlar Sultanı’nı(A.S.M) incitecekler, inmeyin!
Peygamber(A.S.M) ordusu iki ateş arasında…
Efendimizin(A.S.M) etrafında on beş sahabe…
Bakın, mübarek elleri Rasulullah’ın(A.S.M.)
Yüzüne kapanıyor!
Kainatın affı için semaya kalkan eller
Şimdi kan içinde!
Yetiş Ey Ebu Ubeyde!
Nur saçan yüz kan içinde!
Zaman donuyor sanki,
Ve dudaklarının arasından birşey düşüyor.
Kıpkırmızı bir yakut gibi
Peygamberin(A.S.M.) mübarek dişi!
Uhud Dağı’nı bir titreme alıyor.
Zaman donuyor sanki,
Ve gökler yırtılıyor!
Uhud Dağı’nı bir titreme alıyor!
Kimse Uhud’a ilişmesin.
Çünkü bir ses geliyor altı yerden!
Muhammed’in(A.S.M.) dişi yere düşmesin!
Ve Cibril-i Emin yaratıldığı günden beri,
En hızlı inişiyle iniyor!
Çünkü altı yönden bir ses geliyor!
Yere düşmesin Muhammed’in(A.S.M.) dişi!
Kara bulutlar çöktü Uhud’a!
Bir ses ortalığı velveleye verdi:
Muhammed(A.S.M.) öldürüldü!
Muhammed(A.S.M.) öldürüldü!
‘Eğer O(A.S.M.) öldürüldüyse ben niye yaşıyorum! ‘
Diyen Enes bin Nad atıdı küfrün alevleri arasına!
Artık yaşlı gözler Sevgili’yi(A.S.M.) arıyor.
Kab bin Malik Hz. sesi duyuldu:
Rasuluh(A.S.M) yaşıyor,
Allah(C.C.) ‘ın Rasulü(A.S.M.) yaşıyor,
Onu(A.S.M.) miğferinin arasından ışıl ışıl parlayan gözlerinden tanıdım.
Habibullah(A.S.M.) yaşıyor.
Onu(A.S.M.) şefkat dolu gözlerinden tanıdım.’
Ashab-ı Güzin’in sevincine bir bakın!
Uhud’un sevincine bir bakın!
Hz.Hamza duydu ya bu yeter!
Rasulullah(A.S.M.) yaşıyor ya bu yeter!
Yine daldı Hamza Kureyş’in dalgalarına!
Ama savaşırken bir ara sendeledi Hamza.
Ve boşlukta bir mızrak belirdi.
Ey Hamza! Uhud’u her anışımızda kaç mü’min girmek ister mızrakla senin arana?
Kaç mü’min keşke ben öleydim, keşke mızrak benim sineme saplansaydı der?
Ama Şehidlerin Seyyidi sensin!
Şehidlerin Efendisi sensin!
Uhud’da şehidler var…
Şehidlerin Seyyidi Hamza var Uhud’da!
Rasul-i Zişan’ın(A.S.M.) gözlerinden boşalan yaş,
Hamza’yı yıkar gibiydi!
Fahr-i Kainat(A.S.M.) hiç bu kadar elem duymamıştı!
Hiç bu kadar üzülmemişti!
Ve amcasına hiç böyle seslenmemişti:
‘Ey Rasulullah’ın(A.S.M) amcası Hamza;
Ey Allah(C.C.) ‘ın ve Rasulü’nün(A.S.M) Arslanı Hamza;
Ey hayırlar işleyen Hamza;
Ey Rasulullah’a(A.S.M) koruyucu olan Hamza;
Allah(C.C.) sana rahmet etsin!
Eğer senden sonra yas tutmak gerekseydi;
Sevinmeyi bırakıp sana yas tutardım! ‘
Ve bir ayet yankılanıyor Ahzab dağında:
(Bismillahirrahmanirrahim-Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla!)
‘Mü’minlerden öyle yiğitler vardır ki,
Onlar Allah(C.C.) ‘a verdikleri sözde sadakat gösterdiler.
Onlardan bazıları şehid oluncaya kadar
çarpışacağına dair yaptığı adağını yerine getirdi.
Kimisi de şehid olmayı bekliyor.
Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler.’