Romantik Sözler

Romantik Sözler İnternette daha romantik bir sayfa bulabileceğinizi düşünmüyoruz. Bu sayfada en romantik sözleri bulacaksınız ve sevgilinize bir tanesini facebook ya da twitterdan mutlaka göndereceksiniz.

Romantik Sözler

Sana şiir yazmak ne haddime. Varlığın şiir zaten…

Onunla ne zaman lades oynasak hep o kazandı. Kalbimdeyken nasıl aklımda derdim.

Kulaktan kulağa oynamak gibiydi aşk ben ona sevdiğimi söyledim o başkasına.

Saçlarından ödünç ver. Dört bahar geçti. Çiçek kokusu öpmedim. Çok oldu mutluluktan vazgeçeli. Gülüşünden ver ömrümden al.

Gözlerinin ‘kahve’sinden koy ömrüme, kırk yılın hatırına ‘sen’de kalayım.

İçin ağlasa da kim duyar seni? Kim anlar dışarıdan olup biteni? Leyla’nın yüzünü görenler bilir: Mecnun’un kalbine batan dikeni.

Okyanusta ölmez de insan, gider bir kaşık sevdada boğulur.

Allah’ım beni öyle bir sonbahar ayazı öldür ki, sevdiğim mezarıma koyacak tek bir gül bile bulamazsın…

Leyla! Çaresizliğimden gayri hiç bir kabahatim yok benim.

Duvardaki yangın düğmesini örten cam parçasıyım, kurtuluşun olacaksa hiç düşünme ayakkabının topuğuyla kır beni.

Hiçbir harfi sensiz bir cümleye kurban etmedim.

Öyle ucuz değil gül koklamak. Gül tutan ele diken batmalı. Bir aşka gönül veren, o aşkın kapısında yatmalı.

Besmelesiz başladım diye mi, doyamıyorum seni sevmeye?

Yaprak döken gençliğimin satir aralarında altı kırmızıyla çizilmiş ve tırnak içine alınmış suskunluğumun baş harflerisin.

Seni sevmek; olmayacak bir nedeni, gelmeyecek bir gideni, beklemek gibi.

O kadar yoruldum ki artık hiçbir şeye şaşırmıyorum. Ve umurumda değil hiç kimse, ne halim varsa görmekle meşgulüm.

Yalnızlık insana çok şey öğretirmiş, ama sen gitme ben cahil kalayım.

Şarkılara neden “parça” dendiğini biliyor musun? İhtiyaç duyduğunda bazıları eksik yanını tamamlıyor.

Güneş altında söylenmedik söz yokmuş. Bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi.

Öyle bir çık ki karşıma, her baktığımda ilk defa görüyormuşum gibi, az kalsın ölüyormuşum gibi hissedeyim seni.

Yağmur başlayınca gelse de ıslansak diyeceği biri olmalı insanın.

Kanaya kanaya iyileşir bazı yaralar. Aşk gibi, ihanet gibi, yalnızlık gibi. Geç olur, güç olur ama sonunda mutlaka olur.

Mevsimin suçu yok. Yokluğun soğuk.

Öyle çok yanar ki için dünyadaki bütün suçları işlediğini sanırsın. Oysa sadece sevmişsindir.

Aynı şehirde sen varsın, ben varım, biz yokuz. Ne acı dimi.

Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler; ağzına dolar insanın. Sussan acıtır, konuşsan kanatır.

Zamansız gelme elim kolum dağınıksa sarılamam.

Ekmeğime hoşçakal sürdün ya sen, ben şimdi ‘aşk’ karınla; sana, ne şiirler yazarım.

Gönül, han değil dergâhtır. Paldır küldür girip çıkılmaz, günahtır!

Bir çocuk masumiyetiyle, bir kez daha ”elma” diyorum artık çık! Aşksız kaldım sevgili, korkutuyor yalnızlık.

Çek bakışlarını gözlerimden, aşk bu şeytan doldurur.

Dün bir şarkı çıktı radyoda, yarısına ben eşlik ettim yarısına gözlerim. Söylemek çok acıtıyor ama ben seni çok özledim.

Bir çift göze aşık ve diğer bütün gözlere körüm…

Yağmalandı kalbim, ömrüm, her şeyim. Kurşuna dizdiler anılarımı, yenik düştüm bu savaşta neyleyim, bir mezar nasılsa işte öyleyim…

İlham perisi kaçmış şair gibiyim… Kalemim söz değil, yüreğim sensizlik yazıyor…

Sana kavuşmak değil niyetim, merak etme! Yolda bir dilenci görsem para bile vermiyorum ‘Allah sevdiğine kavuştursun’ der diye.

Senin suçun yok ”hayat” ben buraya zaten ”elveda” demeye geldim…

Seninle karşılaşmam hayatımın en büyük hatasıydı ve sırf seninle diğer tarafta karşılaşmamak için helal ediyorum hakkımı!

Uyudun mu? diye yazılır, “Ne olur uyumamış ol, konuşmaya ihtiyacım var” diye okunur.

Sevmiyorum şu saatin sesini, akmasın dursun zaman. Her şeyin bir öncesi ve sonrası vardır derler ya; yalan. Senden önce vardım belki ama aşkım senden sonra olmayacağım inan.

Herkes kaybettiği kadar içecekse o masadan en son ben kalkarım.

Adam gibi sevmelerin yasaklandığı bir yerde, ne kadar seversen o kadar acı çekersin. Sonra mı? Çektiğin acıyla kalırsın işte.

Bazıları konuşmaz; gözlerine beş saniye bakar, ömründen beş yıl gider.

Dediler ki: eskiden böyle değildin, içine kapandın. Dedim ki: içindekiyle yetinen bu kalp artık sizi ne yapsın.

Her yüreğin harcı değil dokunmadan sevmek.

Yakınlık, uzaklıktan daha sıkıntılıdır. Çünkü her yakınlıkta kaybetme korkusu, uzaklıkta ise kavuşma ümidi vardır.

Nerede aşk varsa, orada mutlaka bir de yalnız biri vardır.

Aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasır gibidir. Ya canın acıya acıya adım atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. İki yolda da tek bir gerçek olacak; canın çok ama çok acıyacak…

Gel beraber alalım nefesimizi sevdiğim, sensiz boğazımdan geçmiyor.

Sen istediğin kadar unutacağım diye uğraş, nasılsa bir şarkı çalar kulağına bir yerlerden ve tekrar hatırlarsın.

Bu da benim yeteneğim. Olmasan da severim seni, hatta ayrılırım senden, haberin olmaz.

Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. Belki bin tane aşktan geçmiş olayım ve hiçbiri gözümde olmasın.

Sen, bir matematik eşitsizliğinde bilinmeyensin. Anlaşıldı; ‘yalnız bırakarak çözeceğim seni.

Ve sen hiçbir zaman sol anahtarı yaptıracak bir çilingir bulamazsın. Bana kalırsa sen, ömrünün sonuna kadar, o şarkının kapısında kalacaksın!

Beni hep yanlış anladın sen. Sana geleceğim ol demiştim. Gel ecelim ol değil…

Kaçmak istedikçe sana yakalanıyorum. Söndürmek istedikçe sana yanıyorum. Yenildim işte! Yine de seviyorum…

Seni anlatabilsem seni. Yokluğun, cehennemin öbür adıdır. Üşüyorum, kapama gözlerini.

Güneşin doğduğu da bir gerçek battığı da… Kalbimin attığı da bir gerçek, günün bittiği de… Ne çıkar tüm gerçekleri saysak tek tek. Seni seviyorum, işte o en büyük gerçek…

Mutlu anlarda herkes birlikte olur. Mühim olan mutsuzluğu da paylaşabilmek…

Gecenin karanlığındasın, güneşin ışığında, suyun damlasında, selin coşkusunda kimi yanımdasın kimi rüyamda ama hep aklımdasın sakin unutma…

Kıskançlık falan değil ki bu. Benim olanı başkasıyla paylaşamam. O kadar.

Bir gün, bir rüzgar eserse oralara. Benim sana olan sevgimi fısıldarsa kulağına, unutma! Sende bana bir tutam sevgi yolla.

Sanki hiç pişman olmamışım gibi, hayat karşıma ‘seni pişman ederim’ diyenleri çıkartıyor.

Bir silahım olsaydı, bir silahım… Yoksulluğu şakağından, Kaybetmeyi kalbinden ve sensizliği alnının tam ortasından vururdum.

Olsun be aldırma. Yaradan yardır sanma ki zalimin ettiği kârdır, mazlumun ahi indirir sahi. Her şeyin bir vakti vardır!

Ben kıskancım. Kıskanırım, karışırım, kızarım ama gitmem hep yanında olurum. Seni en güzel ben severim.

Yetimhanede yaşayan küçük bedenlerin, ranzalarına yazdıkları “anne” kelimesi kadar masum olmalı aşk.

Gel! Bekliyorum, kalbimi kır yine, canımı yak! Daha da acıt hatta. Seni başkasıyla düşünmekten daha fazla acıtmaz sonuçta.

Aşk şişe çevirmece oyunundaki şişeye benzer. Kimde durursa dursun ya doğruluk ister ya da cesaret.

Eğer şu an konuşacak durumda olsaydım, sesini duymak için neler vermezdim, seni ne kadar çok sevdiğimi anlatamam, yolunu bulabilseydim zaten şu anda çile çekmezdim…

Sen bazen zifiri karanlık gecemin güneşi, sen bazen hayatın cesaret veren mutluluk yanı ve sen her zaman sevgimin tek nedenisin.

Seninle olmanın en güzel yani ne biliyor musun? Ellerin ellerime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını ta yüreğimde hissetmek…

Belki de hayatımızı değiştirecek insanlar yolda yürürken sessiz sedasız geçmişlerdir yanımızdan.

Dünyada 2 renk gül olsun, biri kırmızı diğeri beyaz. Sen beni unutursan kırmızılar solsun, ben seni unutursam beyazlar kefenim olsun.

Eğer yağmur yağınca içeri gireceksen, seninle gitmem uzak ülkelere.

Bazen “o” senden daha fazla mutlu olsun diye, mutsuzluğu göze alabilirsin. Hatta çok güzel mutsuz olabilirsin.

“Uyuma ya konuşalım” diyen biri olsaydı hayat belki de daha güzel olabilirdi…

Kendine iyi mi bakarsın, üstün açık mı uyursun, montsuz dışarı mı çıkarsın, Allah belanı mı verir, beni ilgilendirmez artık.

Sen daha benim, senin için neler yapabileceğimi görmedin. Seni çok sevebilirim mesela…

Aşk dudaklarda kahkaha değil, gözlerdeki yaştır. Maksat sevgi uğrunda ölmek değil, uğrunda ölecek sevgili bulmaktır…

Aklımda olduğun sürenin yarısı kadar yanımda olsan, hiç sorun kalmayacak gibime geliyor.

Eğer beni bu sokakta, bu semtte, bu şehirde bulamazsan sevgilim bil ki ben; gözlerinin daldığı yerdeyim.

Daha iyilerine layıkmışım… Kendim için doğru kararlar verebiliyor olsam senle ne işim olur zaten.

Ruhumu yerlere serip hasret çektirende olsan, ne aşkına bedduam nede sana kinim var, deryada akar gibi bin bir dertle dolsam da, seni mahşere kadar sevmeye yeminim var!

Eğer inceldiği yerden kopmasına izin vermezsen, gün gelir en sağlam yerinden kopar… Canın yanar…

Sözlerin aklımda ya da aklımın ardında, hayalin karşımda ya da sesin kulağımda, ya ben çıldırıyorum, ya da çok özlüyorum, ya özlemek, yada özlenen çok özel bir tanem.

Fazla abartmayın. Çünkü yerlere göklere sığdıramadığınız aşk, bir gün bir hoşçakala sığacak.

Aşk kaçmaktan çok kovalamak, görmekten çok özlemek, gitmekten çok beklemek, dokunmaktan çok düşünmektir. Ve aşk öyledir ki nerde imkânsız varsa onu seçer.

Sevgi ne boğazda, ne mum ışığında yemek yemek, ne de pahalı bir pırlanta demek. Sevgi; bir lokmada iki mutlu insan demek…

Üşüdüğümüzde camı kapatmak kadar kolay olsaydı keşke, sevilmediğimizi anladığımızda o kişiye yüreğimizi kapatmak.

Küçükken annem, yerde ekmek görünce: yükseğe koy kuşlar yer derdi. Sevdiklerimizi hep yüksekte tuttuk, acaba kuşlar mı yedi?

Üç harf yan yana kaç şekilde gelir bilir misin? Aşk dersin. Sen dersin. Ben dersin. Sen, ben biter; biz dersin. Gün gelir git dersin. Peki, dur kelimesinden haberdar değil misin? Dur demeyi bilmez misin? Git demek kolay, dur diyebilecek kadar yürekli misin?

Artık hep hayal ettiğimiz yeni bir başlangıcı değil; hiç düşünmediğimiz mutlu bir sonu istemeliyiz.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir