Stanislaw Lem Sözleri sayfamızda Stanislaw Lemin tüm sözleri ve özdeyişlerine sayfamızda ulaşabilir, facebook, twitter, whatsapp üzerinden sozlersitesi.com tüm sevdikleriniz ile ücretsiz bir şekilde paylaşabilirsiniz.
Stanislaw Lem Sözleri
Finis vitae sed non amoris, “Can tükense de sevgi tükenmez“
Ateşli aşkın gidişatı çok tehlikelidir.
Belki şimdiden doğmuştur bir yerlerde, samanyolunun bir köşesinde ve yakında da çocukça bir hevesle bir yıldızı söndürüp ötekini yakmaya başlayacaktır.
– Sen Gibarian değilsin. – Kimim öyleyse? – Bir kukla. – Senin kukla olmaığın ne belli? Belki de sen benim kuklamsın ama tüm kuklalar gibi sen de insan olduğunu sanıyorsun.
Dönem ya da çağ dayatır https://sozlersitesi.com/stanislaw-lem-sozleri/ Tanrıları insanlara. Daha çok bir ‘yalnızlık’tır o, kozmosun yalnızlığı. Kendini yineliyor, benim düşündüğüm varlıksa asla yapmaz bunu. Belki de şimdiden doğmuştur bir yerlerde, samanyolu’nun bir köşesinde ve yakında da çocukça bir hevesle bir yıldızı söndürüp ötekini yakmaya başlayacaktır.
İnsanın dışsallaştırmaya cüret edemediği; ama bir sapkınlık, bir çılgınlık anında zihnin kazara ürettiği durumlar vardır ve bir sonraki sahnede işte o düşünce ete kemiğe bürünür.
Ayrıca günümüzdeki uzay yolculuklarının aslında Dünya sorunlarından bir kaçış niyetiyle yapıldığını da söylemişti. Yani insanlar dünyada olabilecek en kötü şeyler kedileri orada değilken olup bitsin diye yıldızlara açılıyordu. Gerçekten de uzun bir https://sozlersitesi.com/stanislaw-lem-sozleri/ yolculuktan dönerken, acaba bizim gezegen yanık bir patatese döndü mü diye pek çok kez kaygıyla gemi penceresinden baktığımı inkar edemem.
Sanatta ilerlemekse amaç, saklı yerlerini aç! İncinmeyiz diyor eleştirmenler, görsek de vulvalar, penisler.
Hükümet, gelişmekte olan devrimi henüz filizlenmeden sökmek istemiş ve belediyenin su kulesine eşit oranda Kutlasitin, Sakineton ve Süpersevinçalinden oluşan 700 kiloluk bromo-şefkatlendirici katmıştı.
Kasklı, iri yarı bir polis memuru gencin birini kovalıyor, “Dur, Tanrı aşkına dur, seni seviyorum!” diye kükrüyordu; ancak genç çocuk bu haykırışlara kulak asmadı.
Yüce Tanrım, benden geriye ne kaldı, diye düşünmeye başladım.
Artık doğal kuş yaşamıyor, yirmi birinci yüzyıl başlarında hepsi ölmüş; egzoz yüzünden. Bunu anlayabiliyorum.
Gazeteler yalnız yirmi dört saat kullanılabiliyor, sonra üretildikleri madde çözünüp havaya karışıyor. Böylece uğraşılacak daha az çöp oluyormuş.
Kitaplar artık okunmuyor, yeniliyor: Kağıttan değil, bir çeşit bilgilendirici maddeden yapılıyorlar; madde tamamen sindirilebilir ve şeker kaplı.
İnsan ancak anladığını kontrol edebilir ve ancak kelimelere dökebildiğini anlayabilir. Bu açıdan ifade edilemeyen şey, bilinmeyendir.
Hangi kadın, gözler yerine gümüş iyodür, teleskopik göğüsler, melek kanatlar, renk değiştiren bacaklar, her adımda şarkı söyleyen ayaklar istemez?
Biz toplumu uyutuyoruz, çünkü aksi halde kendi kendine tahammül edemez.
Eğer dünya perişan olacaksa, en azından acı çekmesin. Eğer gerçeği değiştiremiyorsak, en azından üstünü örtelim. Son insani davranış, sn ahlaki görevi bu işte.
İşi bu noktaya kendi ellerimizle getirmiştik ve şimdi buna katlanmak zorundaydık. Neyse, insanoğlunun tarihinde zaten hiçbir zaman aklıselim hakim olmamıştı.
Bilimi ahlaki ya da ahlak dışı hale getiren tek etmen insandır.
Herkesin bildiği üzere, yayımcıları bir kitabın yayımlanması kadar korkutan bir şey yoktur. Çünkü genelde var olan sozlersitesi.comzamansızlığa, ihtiyaç ötesi kitap bolluğuna ve reklamcılığın kusursuzluğuna bağlı olarak Lem yasası şöyle der: ?Kimse okumuyor, okusa da anlamıyor, anlasa bile unutuveriyor.?
Ağaçları gazete kağıdı yapmak için keserken, yine aynı gazeteler aracılığıyla ?ormanları koruyalım? çağrıları yapıyoruz.
Gelgelelim, dünya, çözmekle bitmeyecek bir gizdir. Düşünün ki her bir atom, her bir ?ilksel tanecik? dahi dipsiz bir kuyuya benzer. İşte herkesi ?gerçekliğe ilişkin son hakikat? hakkında şüpheye düşüren şey, bilgimizin bu hayret verici dipsizliğidir.
Belkide bir gün, bir deus ex machina, zavallı hayvan beyinlerimizin erişemediği, bu gayri insani, son derece karmaşık ölçümlerin üstesinden gelecektir. Kimbilir, bu mekanik zekâ belki insan eliyle yapılmış, ancak insana yabancılaşmış bir ürün ya da sentetik aklın insandan evrimleşerek ortaya çıkan mekanik-ötesi bir türevi olabilir.