Süleyman Demirel Sözleri sayfamızda ünlü siyasetçi Süleyman Demirele ait tüm sözleri sizler için derledik, dilediğiniz zaman facebook, twitter, whatsapp ve diğer sosyal ağlar üzerinden tüm sevdikleriniz ile ücretsiz bir şekilde paylaşabilirsiniz...
Süleyman Demirel Sözleri
Dünkü güneşle bugünkü çamaşır kurutulmaz.
Bir takım yürüyüşler oluyor sozlersitesi.com diye asabınız bozulmasın, yürümekle sokaklar eskimez.
Siyaset bir meslek değildir, bir ilim de değildir. Nedir derseniz; siyasettir derim.
Devlet bazen rutinin dışına çıkabilir.
Fırat’ın kenarındaki bir kuzudan ben sorumluyum.
Fiyatlar günden güne artıyosa memlekette pahalılık var demektir.
Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz.
Türkeş Türk çocuğu, Ecevit halk çocuğu, Erbakan Müslüman çocuğu, biz o… çocuğu muyuz?
Bulut buluttur, bulutun akı da buluttur garası da, binaaneleyh, üzerine gonuşmaya değmez.
Üzülmeyin çocuklar, üzülmeyin. Ben bir işe girersem adamı anasından doğduğuna pişman ederim.
Aslana hüviyet sorulmaz demişler. Kimlik taşımam.
Dün dündür, bugün bugündür.
Elektriğin komünisti olur mu? Yazın biz Bulgaristan’dan elektrik alıyoruz. Kışın Bulgaristan bize elektrik veriyor.
Yollar yürümekle aşınmaz.
Memlekette benzin vardı şeker vardı, şerbet yapıp biz mi içtik?
Bana Türkiye’nin durumunu bir kelimeyle anlatın derseniz “iyidir” derim. İki kelimeyle anlatın derseniz “iyi değildir” derim.
Yağmur yağarken “ben ıslanmam” diyemezseniz.
İcabı olup olmadığı tartışılabilir. Ama icabı varsa feminizm fevkalade güzel bir şeydir.
Bize plan değil, pilav lazım.
Mizah bir yumruktur, ne zaman kime vuracağı belli olmaz.
Çaya yapılan zammı soran muhabirlere
-Çaya yapılan zam değildir. Kalite ayarlaması yapıldı. Çayın kalitesi yükseltildi.
Sizi o bulunduğunuz yerden altı defa indirdiler, hala orada oturmaya utanmıyor musunuz? diye soran gazeteciye.
-Ben altı kere gittiysem yedi kere geldim.
60’lı yıllar… Kıbrıs meselesi nedeniyle İngiltere’yle Türkiye’nin arası kötü. Tam da bu sırada Demirel sozlersitesi.com İngiltere’ye ziyarete gidiyor. Dönüşte gazetecilerle arasında geçen diyalog ise şöyle:
-Efendim, neden İngiliz Dışilişkiler Bakanı’nın elini sıktınız?
-Neresini sıkacaktım kardeşim.
Demirel Başbakan. 12 ada konusunda Yunanistan ile yine sorun yaşanmış, karşılıklı kılıçlar çekilmiş. Ertesi gün kabine toplanmış ve toplantı uzun saatler sürmüş. Dışarıda gazeteciler merakla yapılacak olan açıklamayı bekliyor:
– Sayın Başbakan, Yunanistan Ege Denizi’nin bir Yunan gölü olduğunu iddaa ediyor. Cevabınız ne olacak?
– Ege bir Türk gölü değildir. Ege bir Yunan gölü de değildir. Ege zaten bir göl de değildir!!!
1970 yılında ABD heyetinden bir yetkiliye, yasaklanması konuşulan afyon meselesi hakkında verdiği cevap:
Türkiye’de zaten 120 ton afyon yetişiyor, bu sizin gençliğe 1 hafta yetmez.
17 Ağustos Deprem Sabahı
-Binaenaleyh Türkiye’nin altı çürüktür, Türkiye’nin altı çürüktür diye bırakıp gidecek değiliz, bununla yaşamasını öğreneceğiz.
Üniversite ziyaretleri sırasında sol görüşlü bir öğrenci Demirel’i sıkıştırır:
– Türkiye’de yapılan her türlü işi sahiplenme gibi bir işiniz var.
Demirel cevap verir:
– Sen nerde oturuyorsun?
– Kadıköy’de, niye ki ?
– Hah işte buraya gelmek için her gün üstünden geçtiğin köprü varya..
– Ee evet
– Onu işte ben yaptım!
12 Mart’a giden süreçte, 22 Elim 1970 tarihli bir basın toplantısından
-Türk Silahlı Kuvvetleri’ni her gün idareyi devralmaya davet edenlere şunu sorarız: O zaman yurt savunmasını kim yapacaktır? Türk Silahlı Kuvvetleri’nin rejimin ve cumhuriyetin bekçiliği görevini bırakıp idareyi ele alması halinde, bizatihi korumakla mükellef oldukları rejim, cumhuriyet ne hale gelir?!
İlksan skandalında usulsüzlüğe konu olan para için..
-Verdimse ben verdim...
Gaz sıkıntısı için hükümet ne gibi önlemler alıyor sorusu karşısında
-Memlekette gaz vardır
1978’de CHP’nin 40 günde Türkçe bilmeyen öğretmenleri alıp öğretmen yapması üzerine..
-Kırk günde kabak yetişmez
Celal Bayar ve arkadaşlarının affedilmesi konusunda; ordunun bakısına karşı AP Meclis Grubunda söylediği söz.
-Siyasi hakları vermek görevimizde, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni rencide ettirmemek görevimiz değil mi?