Tezer Özlü Sözleri sayfamızda Tezer Özlüye ait tüm sözleri bulabilir ve facebook, twitter, whatsapp üzerinden tüm sevdikleriniz ile ücretsiz bir sozlersitesi.com şekilde paylaşabilirsiniz.
Tezer Özlü Sözleri
Meyhanelerde umutsuz bir bekleyiş vardır -kendi kendini bekleyiş.
Öyle anılar var ki gerçek mi yoksa düşünülmüş mü olduklarını bilemiyorum.
Artık giderek dünya insanları bana birer fabrika ürünü gibi görünüyor.
Yaşam, mutlak tutkularla dolu. Yaşamı sevmekle birlikte ölüme alışmak da büyüyor, gelişiyor. Güzellikler sozlersitesi.com kazanıyor. Bu sevgiyi nasıl rahatlıkla uğurluyorsam, yaşamı da o denli rahat, o denli güzel uğurlamalı. Sevgilerimi doyumla devretmeliyim.
Çoğu tutucu insanlar. Tüm düşünceleri para. Ev. Araba. Ve çocuklarının güzel geleceği. Gizli sevgililer edinmeye çalışan, ama kendilerini mutlu aile babaları, ileri bilim adamları göstermek isteyen, insanın özünü anlamaktan yoksun kişiler.
Anlatamayacağım. Bu insanlar “Guguk Kuşu” filmini de, Napolyon’un yaşamöyküsü filmini de, limana yanaşan beyaz bir yolcu gemisini de, vitrinlerdeki yeni sonbahar giysilerini de aynı sozlersitesi.com gözlerle seyredebiliyorlarsa, elimden ne gelir?
Mutluluğun, insanın kendi kendisiyle hoşnut olmasıyla başlayacağını da bilmiyorum.
Kimse yaşadığımız mevsimin, günlerin ve gecelerin yaşamın kendisi olduğundan söz etmiyor.
Karşı çıkmak istediğim evler, koltuklar, halılar, müzikler, öğretmenler var. Karşı çıkmak istediğim kurallar var. sozlersitesi.com Bir haykırış! Küçük dünyanız sizin olsun.
Her gece ölüyorum. Sonra ölümden kaçıp yeniden canlanıyorum. Her yirmi dört saat, hem yaşam, hem ölüm.
Aynı yaştayız. O, kendisini yaşlı bir adam olarak tanımlıyor, ben kendimi yaşı olmayan bir insan.
Yabancısı olmadığım bir tek olgu var. O da kendi varoluşum. Belki tek mutluluğum bu. Tek bağlantım. Kendimi kavrayamazsam, tüm varoluşum yitmiş demektir.
Bir yüksekliğin, bir başıma olduğum bir yüksekliğin en ucundayım. İnemiyorum. Yaşayamıyorum. Ölemiyorum.
Yaşamım boyunca uykuyu beklediğim kadar hiçbir şeyi beklemedim. Ancak anlamsızlık ve acı sonsuz bir gelişigüzelliğe vardığı günlerde derin derin, uzun uzun çok yorucu uykuları uyudum. Yorgun, isteksiz ve umutsuz uyanıncaya dek.
En yakın dostlarım romanların kahramanları gerisindeki yazarlar mı olmalıydı.
Her insanı severek dinlerim. Kaygım vardır. Ne düşünürler, yaşama nasıl bakarlar diye. Ama hangi ülkede olursa olsun ortaçağ düşüncelerinden sıyrılmış, bağımsız insana az rastlıyorum.
Artık gitmeyeceğim. Nereden geldiğim sorusunu yanıtlamak istemiyorum. Hiçbir yerden gelmiyorum. Kendimden başka.
Tren raylarını severim. Bağımsızlığı, gidebilmeyi, kalmak zorunda olmamayı, uymak zorunda olmamayı anımsatır. Tren rayları bir tür bağımsızlıktır benim için.
Gürültülü, anlamsız bir canlılık içinde, egzoz gazı kokan bir yaşam bu.
Karşıma çıkan her şey yetersiz. Soluduğum her şey yetersiz. Dalgalar, odalar, mekanlar, sevgiler yetersiz. Suların tadı yetersiz. Günlerin uzunluğu yetersiz. Haftaların günleri yetersiz.
Ve bana geceler yetmiyor. Günler yetmiyor. İnsan olmak yetmiyor. Sözcükler, diller yetmiyor.
Haykırmak istediğim çok şey var. Büyük kayıplar yıkacak değil bizi. Açıkça birbirimizle konuşamıyorsak ben ağlamak, bağırarak ağlamak için bahçenin yeşillikleri gerisindeki odama geçiyorsam, biliyor musun, ne güzel ağıtlar içinde uyuyakalmak ?
“Haykırmak istediğim çok şey var. Büyük kayıplar yıkacak değil bizi. Açıkça birbirimizle konuşamıyorsak sozlersitesi.com ben ağlamak, bağırarak ağlamak için bahçenin yeşillikleri gerisindeki odama geçiyorsam, biliyor musun, ne güzel ağıtlar içinde uyuyakalmak ? ”
“Duygular, duygular, duygular. Bırak kentleri, bırak yapıların görkemini, yoksulluğunu, bırak yolları, istasyonları, insanları, yabancıları, sevdiklerini, çocukluğunu, ölen uzaktaki insanlarını, bırak, bırak, sozlersitesi.com bırak içinde seni kemiren seni bırak. Bak nerelere varıyor gökyüzü. Hangi zamanlara. Hangi sonsuzluğa. Git.”
Her gidiş, her yolculuk, kendi “benimin” bilinmeyenine doğru,
bilmek için bir iniştir.
“Sınırları tanıyan, benimseyen, bu sınırlara uyum gösteren hiçbir insan, karşı çıkmanın sonundaki bireysel bağımsızlığa erişemeyecek. Hem karşı çıkıp, hem de sınırlarda yaşayan insan, yaşamı boyunca çıkmazından sıyrılamayacak.”
“Altı milyonu gazla öldürdük.Öldürmemeliydik.Ama yaptık“,diyor.
Ve öyle umursamadan söylüyor sozlersitesi.com ki,sanki bir şişe bira daha ısmarlıyor.
O an korkuyorum.Hem korkuyorum,hem de insan olmaktan utanıyorum.
“Bütün yaşama cesaretimi ölülerden alıyorum.Anlatılarında yaşadığım ölülerden.Bu kahrolası dünyayı, yaşanır bir dünyaya dönüştürmeyi başarmış ölülerden.Dünyanın ihtiyacı olan, her olguyu vermiş, söylemiş yazmış ölülerden.“
–Polisin yanlış davranışı yalnız ona değil hepimize yönelik,diye bağırıyor.
” Gene yürekli biri ” diye düşünüyorum.Düşüncesini haykırabilen biri.
‘‘Aranızda dolaşmak için giyiniyorum, hem de iyi giyiniyorum. İyi giyinene iyi değer verdiğiniz için…‘‘
Yeryüzünde makarnanın nasıl yaygınlaştığını kavradığın gibi insanın kendi yalnızlığının sorumluluğunu da gene kendisinin taşıması gerektiğini kavramalı.
Yağmur benim içime işleyen bir şey. Yeryüzünde, doğanın bana sunduğu en yakın arkadaş.
“İnsanın başkalarına söyledikleri, kendi duymak istedikleridir. Yazdıkları, okumak istedikleridir. Sevmesi, sevilmeyi istediği biçimdedir.”
“Yatıyoruz. O istemiyor. Ben de. Kimin öldürdüğünü bilemiyorum. Ortada bir ölü var. Ya o.Ya ben.” (Sayfa 14)
Neden dost olmadan,erkek-kadın, karı-koca olmaya çabalıyoruz ?
Sınırları tanıyan, benimseyen, bu sınırlara uyum gösteren hiçbir insan, karşı çıkmanın sonundaki bireysel bağımsızlığa erişemeyecek. Hem karşı çıkıp, hem de sınırlarda yaşayan insan, yaşamı boyunca çıkmazından sıyrılamayacak.
“Kuşları aptal buluyorum, dedi bana. Onlara ne anlatmak istediğini anlayamadım.” (Sayfa 22)
Geç saatlerde odama çekildiğimde her şey sessiz oluyor. İçinde yaşadığım kent, bugüne değin içinde yaşamış olduğum kentler siliniyor, geriye çocukluğum bile kalmıyordu.
Eski aşklara dönemezsin, ama eski kitaplara dönebilirsin. (Kitapların ölmezliği buradan mı gelir?) Bu nedenle yıllar var ki yalnız eski aşklarımız okuyorum.
Yalnız yaşı olmayan ve dünyalarını kendi içlerinde taşıyan insanlara dayanabildiğimi görüyorum.
İnsan ne denli derin düşünebiliyorsa, sevgisi o denli derindir. O denli doyumsuzdur. Ve acısı da o denli büyük. Yaşam acısı.
Bütün günlerini içerek geçiren, gene de çalışabilen insanları hep kıskanırım. Belli ki sarhoşluk içinde yeryüzüne dayanmak daha kolay.
Sınırlar kadar hiçbir kısıtlamadan sıkılmadım ve kendi sınırlarımın içinde kendi sınırsızlığımı kurdu. Hiç değilse bana özgü bir sınırsızlık, kendi suskum, kendi çığlığımın sınırsızlığı.
Plaklarım, kitaplarım olur. İstediğimi okurum, istediğim zaman yatarım, istediğim zaman evden çıkarım. Yalnız gecelerde biter çocukluğumun soğuk geceleri de.
Bazı kitaplar, gerçek yaşamdan daha duyarlı, daha büyük boyutlara götürüyor beni.
Acılar olmadan yazılabilir mi? Edebiyat, yaşam ve ölümün sınırlarının artık acıları tutamadığı, tutmaya yeterli olmadığı yerlerde başlamıyor mu.
Haykırmak istediğim çok şey var. Büyük kayıplar yıkacak değil bizi. Açıkça birbirimizle konuşamıyorsak ben ağlamak, bağırarak ağlamak için bahçenin yeşillikleri gerisindeki odama geçiyorsam, biliyor musun, ne güzel ağıtlar içinde uyuyakalmak ?
“Haykırmak istediğim çok şey var. Büyük kayıplar yıkacak değil bizi. Açıkça birbirimizle konuşamıyorsak ben ağlamak, bağırarak ağlamak için bahçenin yeşillikleri gerisindeki odama geçiyorsam, biliyor musun, ne güzel ağıtlar içinde uyuyakalmak ? “
“Duygular, duygular, duygular. Bırak kentleri, bırak yapıların görkemini, yoksulluğunu, bırak yolları, sozlersitesi.com istasyonları, insanları, yabancıları, sevdiklerini, çocukluğunu, ölen uzaktaki insanlarını, bırak, bırak, bırak içinde seni kemiren seni bırak. Bak nerelere varıyor gökyüzü. Hangi zamanlara. Hangi sonsuzluğa. Git.’‘
Her gidiş, her yolculuk, kendi “benimin” bilinmeyenine doğru,
bilmek için bir iniştir.
“Sınırları tanıyan, benimseyen, bu sınırlara uyum gösteren hiçbir insan, karşı çıkmanın sonundaki bireysel bağımsızlığa erişemeyecek. Hem karşı çıkıp, hem de sınırlarda yaşayan insan, yaşamı boyunca çıkmazından sıyrılamayacak.”
“Bütün yaşama cesaretimi ölülerden alıyorum.Anlatılarında yaşadığım ölülerden.Bu kahrolası dünyayı, yaşanır bir dünyaya dönüştürmeyi başarmış ölülerden.Dünyanın ihtiyacı olan, her olguyu vermiş, söylemiş yazmış ölülerden.“