Ahmet Altan Sözleri

Ahmet Altan Sözleri Bu sayfamızda sizler için Türk yazar ve gazeteci Ahmet Hüsrev Altan’ın en güzel sözlerini sizler için hazırladık. Sayfamızdaki Ahmet Altan aşk sözlerini facebook ve twitter ile paylaşabilir whatsapp ile sevdiklerinize gönderebilirsiniz.

Ahmet Altan Sözleri

Ölümü bile ikinci sıraya düşüren bir durumdur aşk.

Gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır.

Aşk kılıç yarası gibidir, acısı geçer ama mutlaka izi kalır.

Şeytanın yarattığı bir gökkuşağı gibidir kıskançlık. Kendini tutsak, kıskandığını özgür görürsün.

Ben düşmanlara alışkınım, dostlara alışmak biraz zaman alacak.

Türkiye’nin en karanlık, en ürkütücü, en yasadışı örgütü hangisidir derseniz, “devlet” derim.

Hep aynı güçle özledim özlemeyi hep iyi bildim kavuşmakta ise hep acemiyim.

Herkes kendinde olmayanı arardı, bazen o aradığı, başkalarının bulmaktan korktuğu bir şey olsa da.

Hayatımıza girmiş ve oradan “suçIu ilan edilmeden” çıkmayı sozlersitesi.com  başarmış kaç kişi vardı?

Kazanamayacakları bir savaşı kazanacaklarını sananlar, bunun yanlış olduğunu söyleyenlere kızarlar.

Tanrı pazarlığa yanaşmadığına göre, pazarlık yapacak şeytandan başka kim kalıyor?

Hayatın hangi katında durduğunuzu, yanınızdaki kadının durduğu kat belirler. Hayatınız seçtiğiniz kadındır. Çünkü bir kadın değil, bir hayat seçersiniz.

Bu saçmalıkların, bu manasız baskıların, bu gereksiz yasakların, bu bunaltıcı ve sıkıcı tabuların miadı doldu.

Acılar sarsıcı ve uzun, mutluluklar çıldırtıcı ama kısadır. Her uzun acı kısa bir bir mutlulukla ödülIendirilir. Her kısa mutluluk uzun bir acıyla cezalandırılır.

Elin oğIu alay etmez mi? “Lozan Antlaşması’yla 4.3 milyon kilometrekarelik toprağı sozlersitesi.com  nasıl kaybettiniz” diye sormaz mı?

Hayat diye bir şey var, her zaman size keşfedilecek geniş alanlar bırakan, ne kadar yaşarsanız yaşayın daima bilmediğiniz, kuytularına sokulamadığınız bir hayat, sadece size ait bir hayat.

Kederli insanları yeniden hayata döndürüp yüzlerini gülümsetecek tılsım küçük, ani ve kısa sevinçlerde gizlidir.

Alman’dan bir randevu istersin ve o sana “Tamam, çarsamba günü saat 8.45’te buluşalım” der. Türk’ten randevu istersin, “Çarşamba günü öğIeden sonra tekrar arar mısın?” diye sorar.

Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyebileceğim kimse olmadığımdan yalnızım ben.

Tanrı kadınlara geçmişi ve geleceği, erkeklere ise yaşadığı günü armağan etti. Kadınlar geniş bir zamana yayıldıkları için huzursuz, erkekler daracık bir zamana sıkıştıkları için anlayışsız olurlar.

Para harcamak kültür ister, o da bizimkilerde yok. Almanların Goethe’si, Mozart’ı, Bethoveen’i var. Bizim ise sadece pastırmalı yumurtamız.

Bakın, bir sistem “sIogan attı, şaka yaptı” diye çocukları mahkemelere doldurmaya başladığında artık o sistemin sonu gelmiş demektir. Bu saçmalıkların, bu manasız baskıların, bu gereksiz yasakların, bu bunaltıcı ve sıkıcı tabuların miadı doldu.

Hep “öldürmeyi” amaçlayan kutsallıklar peşinde koştuk, artık bir de “yaşatmayı” amaçlayan kutsallıkların peşinden gidelim bence.

Unutmayınız ki; günahın en tehlikelisi, en basit ve en masum gözükenidir; insan, ruhunu büyük günahlara daha kararIı bir şekilde kapatabilir ama küçük günahlar, işte onlar, içimize sızacak bir yer her zaman bulabilirler.

Aşkın cinayete yakın olduğunu fark etmek korkutuyordu beni; kırılmış bir umut, yıkılmış bir hayal aşıktan bir katiI yaratmaya yetiyordu.

Sessiz ve mükemmel gece. Ve biri eksik. Biri her zaman eksik. Biri, geldiğinde bile eksik. Öyle eksildik ki yaşarken, bize dokunan herkesi eksiItiyoruz.Yalnızlığımızla çoğalıp kalabalığımızla eksiliyoruz ve öylesine kalabalık ki yalnızlığımız; ne yana dönsek kendimize çarpıyoruz.

Kaçmaya çalışan mahkûmlara hücre hapsi verilir bilirsiniz; kaçmaya çalıştın mı, yakalandığında, kaçtığında sahip olduklarını bile kaybedersin; ben de kaçmayı becerememiş, kaçmaya çalışırken yakalanmış biri olarak devam edeceğim hayatıma.

MecIis bir akşamda bilinen kararları aldı ve ülkeyi değiştirdi. Eğer bu kararlar 15 yıl önce alınmış olaydı 30 bin gencimiz ölmeyecekti. “Şimdi birilerinin yürekleri sızIıyor mu?” diyeceksiniz. Bence sızlamıyor. Her zaman onurdan bahseder bizim ahmaklar. Amerikalı dolar verince kendi gururları nerede kalıyor peki?


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir