Alman Atasözleri sayfamzıda alman kültürüne ait tüm atasözlerini bulabilir ve facebook, twitter, whatsapp üzerinden tüm sevdikleriniz ile ücretsiz bir şekilde paylaşabilirsiniz.
Alman Atasözleri
Korkak olduğunu bilmeyen herkes cesurdur.
Einen Bart haben : çok bayat eskimiş
Aşkta ve savaşta her şey mübahtır.
Lobe den tag nicht vor dem abend. Anlamı: tamamlanmamış bir iş için kararını verme
Arbeit bringt Brot, FauIenzen Hungersnot (Çalışmak ekmek, tembellik kıtlık getirir)
Der vollendete Pessimist würde verstummen und-Sterben. Anlamı: Tamamlanmış Karamsarlık Körleşir ve ölür
Ein Mensch ohne Bildung ist ein Spiegel ohne Politur (Eğitimsiz insan, cilasız aynaya benzer) https://sozlersitesi.com
Tanrı karıncayı yok etmek isteyince, ona kanat takar.
Ufak hırsızlar asılır, büyük hırsızlar serbest bırakılır.
Jemanden in Atem halten : rahat huzur vermemek
stetes wasser,höhIt den stein. Anlamı: devamlı damlayan su taşı oyar
Geben is Seliger nehmen. Anlamı: Vermek Almaktan Daha Hayırlıdır.
Seni besleyen eli ısırma.
Almanca Atasözleri ve Anlamları
GeteiIte Freude ist doppelte Freude(Paylaşılan sevinç iki katına çıkar)
Helte Ordnung Hüte Sie Denn Ordunung Spart Dir Sorg Und Müh. Anlamı: Düzeni Tut Koru Onu Çünki Düzen Seni telaş Ve uğraştan Korur.
Almanca Atasözler ve Anlamları
Kadeh içinde, derede boğulanlardan çok daha fazla insan boğulmuştur.
Sich auf die Beine machen: kalkıp yola çıkmak
Die Arbeit brennt mir auf den Naegeln : işim başımdan aşkın
In der Liebe und im Krieg ist alles erlaubt (Aşkta ve savaşta herşey mübahtır)
Auch wenn man einem Esel die Ohren abschneiden würde, würde er nicht zum VolIbIutpferd. Anlamı: Eşeğin kulağını kesmekle küheylan olmaz.
GeteiItes Leid ist halbes Leid (Paylaşılan bir acı yarıya iner)
Rica daima sıcak, teşekkür daima soğuktur.
Sürekli damla taşı deler.
Seine Ohren hören nicht, was sein Mund spricht Anlamı: Ağzından çıkanı kulağı işitmez.
Barış zamanında bir yumurta, savaş zamanında bir öküzden daha iyidir.
Es ist nicht alles Gold, was glänzt. Anlamı: Her parlayan şey altın değildir.
Yemekten sonra dinlenmeli veya bin adım atılmalı.
Göze göz, dişe diş
Der Fisch stinkt vom Kopf her (Balık baştan kokar)
Wer zuletzt lacht, lacht am besten. Anlamı: Son gülen iyi güler
Eile mit weile.(Acele işe şeytan karışır)
Wichtig ist, dass man nicht aufhört zu fragen. Anlamı: önemli Olan Sormayı Hiç Bırakmamaktır
Brechend voll: tıklım tıklım dolu
Alles Denken ist wesentlich optimistisch. Anlamı: Her şeyi Düşünmek Çok Daha iyi
Liebe macht blind (Aşk kör eder)
Auf jeden Regen folgt auch Sonnenshein. Anlamı: Her sağnak yağmurun arkasından, güneş açar.
Nichts zu wissen ist keine Schande, nichts zu Lernen ist eine Schande. Anlamı: Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp
Düşmek suç değildir, düşüp kalmak suçtur.
Jeder ist seines Glückes Schmied. Anlamı: Eğitim özgürlüğe götürür.
Aus den Augen, aus dem Sinn. Anlamı: Gözden uzak gönülden ırak
Jemanden auf den Arm nehman : birini alaya almak
Tränen lügen nicht. Anlamı: Gözyaşları yalan söylemez
Ödünç alan, özgürlüğünü satar.
Arbeit ist Gebet. Anlamı: Çalışmak ibadet etmektir
Kadın, çalındıktan sonra duvara asılacak bir keman değildir.
Arbeit zieht Arbeit nach sich (İş, işi çeker)
Herkes kendi kaderinin demircisidir.
Alte Liebe rostet nicht. Anlamı: Eski aşk paslanmaz
Den Braten riehen : tehlikenin kokusunu almak
GeteiItes Leid ist halbes Leid. Anlamı: Paylaşılan dert yarım derttir.
Im Becher ersaufen mehr Leute als im Bach (Ufak hırsızlar asılır, büyük hırsızlar serbest bırakılır)
Bescheidenheit ist eine Zier, doch weiter kommt man ohne ihr. Anlamı: Kargalarla yârenlik eden güvercinin tüyleri beyaz kalır, ama kalbi kararır.
Mit einem blauen Auge davonkommen: Ucuz kurtulmak...
Geteilte Freude ist doppelte Freude. Anlamı: Paylaşılan sevinç iki katına çıkar.
Grosse Augen machen : hayretler içinde olmak
Bäume wachsen nicht in den Himmel (Ağaçlar gökyüzünde yetişmez)
Liebe macht blind. Anlamı: Aşk kör eder
Eile mit weile. Anlamı: Acele işe şeytan karışır
Çalışmak ekmek, tembellik kıtlık getirir.
Steter Tropfen höhIt den Stein (Sürekli damla taşı deler)
Alte Liebe rostet nicht(Eski aşk paslanmaz)
Bescheidenheit ist eine Zier, doch weiter kommt man ohne ihr. Anlamı: Alçak gönüllülük süstür, fakat onsuz daha başarılı olunur.
BeiB nicht in die Hand, die dich füttert (Seni besleyen eli ısırma)
Besser einäugig als blind (Tek gözlü olmak kör olmaktan iyidir)
Spreche nicht jedes Wort aus, der Boden hat Ohren. Anlamı: Her sözü söyleme yerin kulağı var
Jeder ist seines Glückes Schmied (Herkes kendi kaderinin demircisidir.)
Besser den Spatz in der Hand, als die Taube auf dem Dach (Eldeki serçe, damdaki güvercinden iyidir)
Kadeh içinde, derede boğulanlardan çok daha fazla insan boğulmuştur. Anlamı: Im Becher ersaufen mehr Leute als im Bach
Jemandem unter die Armen greifen: birine destek olmak
Auge um Auge, Zahn um Zahn (Göze göz, dişe diş)
Yemek pişirmek eski tavalar ile öğrenilir.
Auf alten Pfannen lernt man kochen (Yemek pişirmek eski tavalar ile öğrenilir)
Ein Bauer zwischen zwei Advokaten ist ein Fisch zwischen sozlersitesi.com zwei Katzen (İki avukat arasında kalan çiftçi, iki kedi arasında kalan balığa benzer)
Dubist was du isst!. Anlamı: Ne Yersen O’Sun.
Eğitim özgürlüğe götürür.
İki avukat arasında kalan çiftçi, iki kedi arasında kalan balığa benzer.
Es ist nicht alles Gold, was gIänzt (Her parlayan sey altin degildir)