Fyodor Mihailoviç Dostoyevski Sözleri

Fyodor Mihailoviç Dostoyevski Sözleri sayfamızda Fyodor Mihailoviçe ait tüm sözleri bulabilir ve sozlersitesi.com facebook, twitter, whatsapp üzerinden tüm sevdikleriniz ile ücretsiz bir şekilde paylaşabilirsiniz.

Fyodor Mihailoviç Dostoyevski Sözleri

 

İnsanların çoğu, en iyi arkadaşını alçalmış görmekten mutlu olur. Genellikle arkadaşlıkların bu temele inşa edildiğini de söylemek abartı olmaz. Bütün düşünen insanlar, bu eski gerçeği bilir.

Ben, kendi kendimi bütünüyle mahvettim. Artık kendimi kıyaslayabileceğim herhangi bir şey var mıdır; ahlak kuralları filan? Bana faydası olacak hiçbir ahlak kuralı yoktur artık. Hele böyle bir durumda ahlak dersleri kadar yersiz bir şey olamaz. Ah, şu kendini beğenmiş tipler! Böbürlene böbürlene sana nasihatler vermeleri! Şu anki durumumun iğrençliğini https://sozlersitesi.com/fyodor-mihailovic-dostoyevski-sozleri/ ve pisliğini en az kendileri kadar bildiğimi bilselerdi, o koca dillerini sallamaktan vazgeçerlerdi. Bana bilmediğim ne söyleyebilirler ki? Benim sorunumla ilgili ne bilebilirler ki?

İnsan bazen en imkansız, en çılgın düşünceye, sanki bir şeyler olacakmışçasına öyle bir inanır ki, gerçek olması için olmadık fikirler geçer aklından.

Bizim gibi basit ve ölümlü insanlar en nihayetinde kaybediyordu.

Aslında merak ediyorum, şimdiye kadar oyun masasına yaklaşıp da batıl bir inanca saplanmayan biri var mıdır acaba?

İnsanların çoğu kendileri için değil, başkaları için giyinir. Daireye gelen pasaklı bir köylü ile iyi giyimli bir çiftlik ağası aynı muameleyi görmez. Pasaklı köylüye bağırır çağırırlar; bugün git yarın gel derler. Çiftlik ağası, general gibi itibar görür; işleri tıkır tıkır yürür. General deyince aklıma geldi. Bir general kişiliğinden dolayı mı, yoksa omuzundaki yıldızlardan dolayı mı itibar görür?

Hayat bazen ölümden daha acı verici, değil mi Makar Alekseyeviç?

İnsanın hırsız olması için başkasına ait bir eşyayı çalması gerekmez; başkasına ait sırları çalmak da hırsızlıktır. Hem de hırsızlığın en bayağısıdır.

Duvarı yıkmaya gücüm yetmiyorsa kendimi parçalayacak değilim elbette. Ama önümde duvar var diye boyun eğmeyi de kabullenemem.

Fakat insanlar sistemlere, bazı soyut kavramlara o denli bağlıdırlar ki, sadece mantıklarını haklı çıkarmak için gerçekleri göz göre göre değiştirmeye, gözlerini kapayıp kulaklarını tıkamaya razıdırlar.

Zaman durdurulamaz. Bu bizim sırtımızdaki en büyük yük ve en büyük mücadelemiz bu yüke rağmen yaşayabilmek.

Bizler arzu edilenden ziyade arzu etmeye aşığızdır.

İnsanın kendisinin de bir taraf olduğu bir ilişkiyi tarafsız olarak incelemek kolay değil.

İnancın alevi, ölüm korkusu, unutulma ve anlamsızlık gibi bitmek tükenmez bir yakıtla besleniyor.

İnsan gelgeç gönüllü, bir dalda durmayan bir yaratıktır.. Belkide satranç oyuncuları gibi amaca ulaşmayı değil, amaca giden yolu sever…

Tıkanıyordu. Düşüncesini belki daha uygun, daha becerikli ve doğal şekilde ifade etmek isterdi, ama pek acele, pek yalın olmuştu. Gençliğe özgü bir taşkınlık, bir gün önceki kızgınlığın belirtileri, övünmek ihtiyacı vardı. Bunu Katerina Ivanovna kendisi de ayırt edebiliyordu. Yüzü ansızın karardı, gözlerinin ifadesi kötüledi. Ondaki bu değişikliği Alyoşa hemencecik gördü, görmesiyle de içi ona acımaya başladı.

‘ Çoğu zaman insanlar, hatta caniler bile, haklarında verdiğimiz hükümlerden çok daha saf, temiz ruhlu olurlar. ‘

Etrafınıza şöyle bir göz gezdiriniz! Gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile! Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar, öylece ortada kalakalacağız.

Ne ben herhangi birine benziyordum, ne de herhangi biri bana benziyordu. Ben tek başımaydım, onlarsa hep birlikteler diye derin düşüncelere dalıyordum…

“Mesele duvarlar değil, hatıralar, geçmişe ait hatıralar içimi sıkıyor... Hem de işin tuhafı, bunlar daha çok tatlı hatıralar olduğu halde üzülüyordum. O zamanlar fena gözüken, insanı kızdıran olaylar bile hatıra olunca bütün kötülüğünü kaybediyor, hayalde cazibe kazanıyor.

Yapayalnız olmanın, tek başına kalmışlığın sonsuz acı verici karanlık duygularıyla doluvermişti birden yüreği.

“Bu duygu hiç ummadığı bir anda affedildiğini öğrenen bir idam mahkumunun heyecanıyla karşılaştırılabilirdi ancak.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir