Bu güzel sayfamızda sizler için en güzel Nihat Genç sözlerini hazırladık. Sayfamızdaki Nihat Genç özlü sözlerini facebook, twitter ve whatsapp ile sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz.

Nihat Genç Sözleri

Manşet: İnsan dilenciye gönlünden ne koparsa verir ama işini aşkla yapana gönlünü verir.


Benim ancak cesedim susar.

Tek başınasın ne yapacaksın, tek başına yapacaksın.

Bunlar ruhsuz ibne, bunlar milyonluk eşşek.

Cesareti şeytan almış götürmüşse, şeytanın bacağını biz kıralım!

Hepimiz bizi öldürecek bir güzelliğin esiriyiz!

Kapalı olan her şey tertiptir, plandır, tezgâhtır. Demokrasinin tarifi budur.

Bir keskin kalem, bir kırık gözlük, yürekli yiğitlere hatıran olsun.

İnsanlar tarih boyu yalan söyler. Siyasilerin farkı, siyasiler yalanı çok rahat söyler.

Başka gazeteciler falan rezil olur çok önemli değil, ama “insanlık” rezil oluyor!

Bugün mal alırken sadece marka alırsınız. Eski pazarlarda mal alırken biraz da insanlık alırdınız.

Herkes yalan söyler ama siyasiler yalanı çok rahat söyler ve utanmadan söyler.

Ölürsek de endişeye mahal yok, çünkü ahirette zaman yok, yakalarına ebediyen yapışacağız.

Hepsini halk biliyor, halkın içine girip kendileri hakkında söylenenleri görsünler.

İnsanlığa karşı tek laf edemiyorsan yüzde 47 değil, yüzde 98 olsan ne yazar? Onur yok, şeref yok.

Kökünde evrensel ahlâk olmayan, insanlık telaşı olmayan eserler beş para etmez.

Bu eksiklik, yalnızlık duygusu, tek başınalık. İşte tam da burası düşüncenin, insanlığın aydınlanma noktası.

Her bir söz, kurumuş çiçeklerin çığlığı gibi, damla damla doldurmuş bizi, çiçeğin suyu gözyaşlarımız.

Tepki milliyetçiliği diye bir şey vardır, kabadayılık, sosyal bozukluktur, ülkesini sevmek başka bir şeydir.

Kendine ilerici diyen, sürekli batıdan örnek veren, yandaş, yalaka insanların hepsine sesleniyorum!

Üç günlük dünyada bir kez olsun; meyhane arkadaşlarını, ideolojik ortaklarını karşılarına alamamış bir zavallı sürüsü.

İstifalar için şunu söyleyeceğim; bu saatten sonra askere ‘rütbe’ değil ‘onur’ lazım, biraz geç kaldılar, olsun.

Bireysel sigortalar, sosyal haklar, emekli maaşları, bölgeler arası dengesizlik. Türkiye’de bu sorunlara talip bir devlet adamı çıkmıyor.

Türkiye’yi hiçbir dönemde ve seçimde bu kadar tehlikeli bir süreçte görmedim! Ben bunun altından kalkamıyorum.

Dünyada hiçbir etnik tartışmanın “barışçıl” çözümü olmamıştır ve dünyada etnik siyasetin bütün şekilleri “iç savaş”a sürüklenmiştir.

Bu hukuksuzlukları, rezillikleri suya vuracak, çitileyecek, boyasını çıkartacak tek adam kaldı mı topraklarımızda!

Biz Türk filmlerindeki tecavüz sahnelerini izleyerek masturbasyon yapmış bir halkın çocuklarıyız, kimse bizden saf ve temiz duygular beklemesin.

Bunları dille kandırmak kolaydır. Bunlara, makarna veren de oy alır, kömür atan da oy alır, merhaba diyen de oy alır.

Nedir bu İstanbul’un sizden çektiği, her tarafı taş beton yaptınız. Binayla, taşla, betonla yapılan bütün projeler geçmiş yüzyılın çılgın projeleriydi!

Demokrasinin tavizsiz, vazgeçilmez unsuru sosyal eşitliktir. Sosyal eşitlik ve sosyal haklardan kaynağını alan sosyal politikalardır.

Bir kozmik odaya girmekle ya da bilmem iki kazı yapmakla bizi teslim alacaklarını, Cumhuriyet’i teslim alacaklarını sanacak kadar, basit, dünyadan habersiz insanlar.

Bu ülkede belki namuslu, titremeyen, saklanmayan, kaçmayan, sinmeyen, tırsmayan iş adamı kalmamış olabilir; ama bu ülkede hâlâ yazarlar var.

Bizler, birazcık ucundan okumaya çalıştık, topraklarımıza ve geçmiş uygarlığımıza aşkla bağlandık. Bilmiyor ki “aşk” kapitalizmle, parayla, topla tüfekle alınmaz.

Sofranızdaki çatallar doğduğunuzdan beri biri kebaba biri lokuma çift çift götürüyordu, sırtımıza giren hançerler de aynı alışkanlıktan olsa gerek çift çatallı.

Bir lafım da size, Avrupa’nın elli yılda çıkarttığı yasaları uyum yasaları başlığı altında beş sozlersitesi.com dakikada meclisten geçiren ‘ileri demokrasi’ aşığı milletvekillerimiz.

Anneler ölmez, hiçbir anne ölmedi diye düşündüm, Kızılay’ın ortasına karşıdan karşıya asılmış, rüzgârlarla dalgalanan büyük Atatürk posterini görünce.

Türkiye entellektüelleri, uzmanları, aydınları, partilileri Türkiye’yi yiyorlar. Argo anlamıyla yiyorlar. Yani Türkiye’yi aptallaştırıyorlar. Dönemlere ad verirsiniz. Bu dönem de aptallaştırma dönemi.

Ah benim Müslüman kardeşlerim, İngiliz’i gitti ABD’si geldi hiçbir şey değişmedi, ülkemize saldıkları köpek aynı köpek, dünya, demokrasi, teknoloji, hayat değişti, köpekler değişmedi.

Ay yıldızlı bayrağa dokunanlar, hangi yabancı bayrağa güveniyorsa, o bayrağın ülkesine yolculuğa hazırlansın; çünkü bu toprak, tarihin her döneminde, her cins ihaneti tükürdü, kustu, fırlattı ve tekmeleyerek kovdu.

Yorum Gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir