Sunay Akın Sözleri

Sunay Akın Sözleri Ünlü sözleri sayfamıza ünlü şair, yazar, gazeteci ve tiyatro oyuncusu Sunay Akın’ın en güzel sözleriyle devam ediyoruz. Bu sayfamızda Sunay Akın’ın en beğenilen sözlerini sizler için özenle hazırladık. Sayfamızdaki anlamlı Sunay Akın aşk sözlerini facebook, twitter, instagram ve whatsapp yoluyla rahatlıkla paylaşabilirsiniz.

Sunay Akın Sözleri

İkimizde aynı şeyi düşünüyoruz. Ben seni, sen kendini.

Elinden geleni yaptıktan sonra, sıra ayağından geleni yapmakta; gitmek gibi mesela.

Bazen dünyanın en zor mesleğidir, kendi duygularına tercüman olmak.

Kızmıyorum artık hayata! Bakıyorum, seçiyorum, gülüyorum, geçiyorum.

Halt etmiş Türkçe öğretmenleri; en uzun fiiI beklemektir çünkü.

Herkes bir üçgenin iç açıları toplamını bilir de, kimse bir insanın iç acıları toplamını bilmez.

Yokluğunun iki yakasını bir araya getirip, varlığını ilikler misin ömrüme?

Hayat işte. Uykun gelsin diye hayaline giren koyunları, uykun kaçsın diye hayatına giren öküzleri sayarsın.

Çay bardağına bırakılan dudak payı kadar bile uzak kalamam gözlerine.

Ne iş yaparsın sen dedi: “Hamalım ben” dedim. Nasıl yani, dedi. “EIimden tutmasını bilenin yüreğini taşırım” dedim.

Laf ebeliği yapma sevgili, çünkü ebe de sensin sobe de.

90 – 60 – 90 ‘ı herkes bilir. EIbette ki vücut ölçüleri. Ama birde 200 – 70 – 60 var. Unutmayın bu da tabut ölçüleri.

Ne yani, papatyada bir yaprak daha olsaydı beni sevecek miydi?

ÖzIemin tarifi yok. Kim ne demişse sebebi çaresizlik. Yanımdayken bile sana doyamazken, nasıl anlatılır ki sensizlik.

Kim bilir, belki yaralarımızı üflerken öğrendik, ıslık çalmasını.

Çocuk değilim artık, büyüdüm. Biraz yorgun, biraz kırgınım yinede. Yeter artık! Giden yolunu, kalan yerini bilsin sadece.

Senin küle çevirdiğin kalbe, bir başkası üfIeyip yeniden hayat verir.

Üzülme gitti diye, bu yılın modası böyle! 3gün sever sonra bezer, senin aradığın AsIı ile Kerem 21. Yüzyılda ne gezer.

Aşk, sakızdan çıkan sözler kadar basit olmaya devam ettikçe, insanlarda onu çiğneyip tükürmeye devam edecekler.

İki rayı gibiyiz bir tren yolunun. Yakın olması neyi değiştirir, son istasyonun.

Bunca kalp kırıklarına rağmen küçüklüğümde yaptığım gibi rüzgarı arkama alıp bağırmk istiyorum hayata: Acımadı ki!

Oyuncak ve insan kalbi çok benzer birbirine. Bazen tamiri olmaz ikisinin de.

Sen bana mı soruyorsun, yalnızlığı sever misin diye? Ben ki; çayı bile 2 şekerli içerim, birlikte erisinler diye.

Artık ne sıradaki parça sen ol, ne de bana gel; Bence sen biraz dürüst ol ve sozlersitesi.com önce kendine gel.

Belki aradığını bulamamış olabilirsin bende; ama unutma ki, bende bulduğunu bulamayacaksın hiç kimsede.

Beni senin gibi bir de annem terk etmişti ki göbeğimde durur onun yokluğundan bana kalan çukur.

Aşk; bir bakıma sobaya dokunmak gibidir. Bir defa yanarsın, izi kalır. Sonra bir daha dokunmazsın sadece yanına yaklaşırsın.

Aramıyorum. Ne bebeklik, ne çocukluk günlerimi, neden arayayım? O günlerde sen yoktun ki.

Bazen başını alıp gidebilecek kadar cesur; ve bazen kalıp her şeye göz yumacak kadar yürekli olabilmeli insan.

Bir gün diyorum. Bir gün gelecek ve uyanınca ilk aklıma gelen sen olmayacaksın.

Giydikçe açılır” diyen tezgahtar “uzadıkça şekiI alır” diyen kuaför ve “zamanla unutursun” diyen arkadaş; bunların hepsi aynı örgüte üye.

Doktora gittim geçende, kalbimde sen varmışsın. Ve bu arada röntgende çok tatlı çıkmışsın.

Biliyorum yarınlarım dünden farksız. Hayat mı bana küstü, ben mi ona küstüm hatırlamıyorum ama, şu aralar fena dargınız.

Ne zaman sıkıca tutsam aşkı yüreğimle, annem dürter usulca hadi uyan diye.

Göğsünde şakırdayan madalyalarıyla peşinde koştuğu dünyanın en aptal kuşunu bile zor yakalar generalim.

Sağır ve dilsiz ki okşarken sevgilisinin tenini elleriyle hem sevişir hem konuşur.

EIden düşme sevdalar değil istediğim. Yüreğinin sahibi olmalıyım ya da hiçbir şeyin. Yüreğinin sahibi değilsem önemi yok bir şeyin.

İtiraf etmeliyim ki “Seninle her şey güzeldi” ama itiraf etmek gerek ki, sensiz daha da güzel.

Hani bir kelebek yakalarsın, bakmak istersin… Ama elini açsan kaçacak, sımsıkı tutsan ölecek. İşte böyle bir şey seni sevmek.

Sevgi; Sevdiğin kişinin mutlu olduğunu gördükçe, O’nun mutluluğu ile mutlu olabilme sanatıdır.

Hep denir ya “ben arkandayım, sırtın yere gelmez” diye… Ben almayayım, yüzüm yere geleceğine, sırtım yere gelsin.

Sevgiyi hak edene değil de muhtaçmış gibi görünene verdiğimiz müddetçe üzülen hep biz olacağız.

Ben yaşadıklarımın hiçbirini unutmam, evet yeri gelir susarım; ama bir gün öyle bir giderim ki, kaybedeceğim hiçbir şey olmaz!

Ne garip şey şu mutluluk! Gitti mi gider, çağırsan gelmez, gelse de kalmaz, kalsa bile yetmez.

Bir bavuI dolusu cümle var defterimde… Yara bandı tutmayacak kadar derin tümcelerim sen yollarına 29 harfle acı döşeyen birine “yara” değil de “yar” diyebilir misin?

YoksuI bir çocuk görsem, yağmur altında üşüyen köprü olmak geçer hiç değilse içimden.

Her gece yatmadan okuduğum bir kitap olmanı isterdim. Kırardım, ışıkları söndürmeden, yarım kalan sayfanın ucunu ki sen buna: “Tenim kırışıyor, yaşlanıyorum” derdin.

Eğer inceldiği yerden kopmasına izin vermezsen, gün gelir en sağlam yerinden kopar. Canın yanar, canını yakar.

İnsan inandığı şeyler uğruna muhteşem hatalar yapabilir, diyorlar. Sanki inanmaktan daha muhteşem bir hata yapılabilirmiş gibi.

Gelir gibi yapıp köşeden “U” dönüşü yapıyor mutluluk. Bir türlü mutlu olamadık bizde, ama hala umutluyuz.

Kabuğunu koparmadan ne bir elmayı soyabildim, ne de iyileştirebildim bir yaramı. Ama karşıma çıkınca kızmadım hiç elma kurduna, bendim çünkü bıçağı saplayan onun yurduna.

İki pencere açık kalınca cereyan, iki yürek açık olunca aşk olur; ama sonuç değişmez: İkisinin de sonunda “üşütürsün”.

Son karesi gibi Red Kit’in, batan güneşe doğru sürerken atımı, gitme kal demeni bekliyordum ama yalnızca rüzgar çekiştiriyor atkımı!

Nasıl sevmezsin eşitliği, yürürken düşen çoraplarını aynı hizaya getirmek için annen değil miydi önünde diz çöken.

Büyüdüm artık… Anladım ki, masallardaki kadar masum değilmiş hiç kimse. Sevmek acıtıyor, gitmek alışkanlık olmuş ilişkilerde!

Dudaklarında gözüm yoktu oysa… Kalbini istemiştim bi tek. Tek hayalimdi; iki kaşın ortasına öpücük kondurup helalimsin demek.

Dün bir şarkı çıktı radyoda, yarısına ben eşlik ettim yarısına gözlerim. Söylemek çok acıtıyor ama “ben seni çok özledim.”

Eğer aşk nasıl biteceği bilinmeyen yarım yamalak bir cümleyse hayatında; Uzatmaya gerek yok, noktayı koyup bitirmeli asIında.

İki çocuk rahatlıkla oturduğumuz kapının eşiğine, kendi başıma zor sığıyorum bugün. Büyüdükçe insan yalnız mı kalıyor ne?

İlk önce konuşmaktan korkarsın sevdiğinle, Sonra ona aşık olmaktan. Bunlar neyse de, en son kaybetmekten korkarsın işte.

Kılları uzadıkça ellerimin unuttum kâğıtlardan nasıl gemi yapıldığını ki yaşlılığa uzanan birer iskeledir parmaklarım çözüldü.

Kırgınlığım Iunaparkta unutulmuş bir çocuğun nefreti kadar. Sorun atIı karıncalar sozlersitesi.com değil, arkamdan dönüp duran dönme dolaplar.

Kimse bilsin istemiyorum kalbimin kırıldığını. İşte bu yüzden herkesten gizlerim; yüzüm gülerken içimin ağladığını.

Ne kadar gidişine ses etmesem de bir başkasının senin içini ısıtacağını bilmek; benim hep içimi üşütecek.

Ortak yönümüz çoktu bizim. Birbirimiz için yaratılmıştık sanki. Aynıydı düşüncelerimiz: Ben seni düşünürdüm, sen kendini.

Sevgilim kızma sakın ve lütfen yanlış anlama, kırmızı rujunu sürünce paramın yetmediği elma şekerleri geliyor aklıma.

Sevmek yürek ister değil, her yürek sevmek ister. Sadece sevdiğine sonuna kadar sahip çıkabilmek, cesaret ister.

Sevmek, hayal kurmak kadar kolay. Peki ya unutmak; kurduğun hayallerin gerçekleşmesi kadar zor.

Söylediğin her yalandan sonra “keşke hep çocuk kalsaydım” deme. Çünkü sölediğin her yalanda yeterince küçüldün zaten gözümde.

Tam da unutmuşken gittiğini, artık acıtmıyorken yokluğun, en içten kahkahalarımın arasında aklıma gelmek zorunda mısın?

Tenine dokunabilmek mi? Haşa! Gözüm göz menziline girsin yeter! Hadi düş düşlerime, tutmayana aşk olsun.

Tıpkı sevilmeyen bir öğretmen gibiydi kalbim. Parmak kaldıranlara inat, hep dersten anlamayanları seçti.

Tüm gücünle sevme, sevgisinden emin olmadığın kişiyi. Ve unutma, bugün seni terk eden; dün uğruna ölecekti!

Üzülme gitti diye, bu yılın modası böyle! 3 gün sever sonra bezer, senin aradığın AsIı ile Kerem 21. yüzyılda ne gezer.

Üzülmüyorum! Çünkü hayat yeni birşey öğretti bana: Hiç gitmeyecekmiş gibi sevenler, hiç sevmemiş gibi gidenlermiş asIında.

Üzülmüyorum. Beni sevmeyeni ben de sevmem. O bensizliği göze aldıysa zaten, ben onsuzluktan bir şey kaybetmem.

Üzülmüyorum. Bir gün diner elbet gönlümdeki derin sızı. Hep hayırsız değil ya bu insanlar; bir gün beni de bulur hayırlısı.

Yüreğim ıslaktır benim kuytularda ağlamaktan ve hafif uçuktur rengi kurusun diye kaç kez güneşe asılmaktan.

Bazen susmak gerekiyormuş, bazen bomboş bakmak hayatın yalanlarına. Anlamaya çalışmak saçmalık! Anlamadan yaşamak gerekiyormuş. Ama bazen! Unutmak gerekiyormuş, unutulma pahasına. Zaman değilmiş gideni getiren, asIında zamanmış var olanı götüren.

Sigaraya ilk başladığında saklarsın ya hani. Ta ki ailen görene kadar. Ben de aşka öyle sakladım kendimi, ta ki seni görene kadar.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir